Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Bizi karanlığa mahkum ettiler!

Bizi karanlığa mahkum ettiler!

Yıllar önce, Kinyas Kartal’ın “Erivan’dan Van’a” adlı kitapta topladığı anılarını okumuştum.
Doğunun büyük toprak sahiplerinden, Demokrat Parti’nin kurucularından biri olan Kartal’ın anılarında; Ermeniler’le yapılan savaş, Bolşevik devrimi sonrasındaki gelişmeler macera romanı gibi anlatılmıştı.
O kitabın yayınından sonra olsa gerek, Kinyas Kartal’la bir söyleşi yapılmıştı.
74 yıl önce kurulan ve köylerimize eğitim yoluyla uygarlık getirmeyi amaçlayan Köy Enstitüleri’ne ilişkin soruya verdiği yanıt çok ilginçti:
“Köy enstitüleri komünist yetiştirdiği için mi kapatıldı? Hayır. Beni babam Moskova Üniversitesi’nde okuttu komünizmin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum. Köy enstitülerinde komünizmi bilen kimse yoktu. Peki, karma eğitimden dolayı mı kapatıldı? Hayır. Bu da değil. Bütün dünyada okullar karma eğitim, kız erkek beraber okuyor. Peki ya neden? Ben kapattırdım köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200′e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama köy enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme köy enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm, 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer! Böyleyse, ‘benim harekete geçmem gerekir dedim’ ve doğudaki bütün ağalara telefon ettim onları topladım. Bir de batıdan buldum Eskişehir’den Emin Sazak. Sonra Menderes’le pazarlığa gittik. (Yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman) Dedik ki; köy enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok ve Menderes de 1950′de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı.”

***
Şunu biliyoruz… Osmanlı İmparatorluğu, sınırlarına kadar gittiği Avrupa’daki gelişmeleri göremedi ve sanayi devrimini ıskaladı.
Bundan dolayı sanayileşme bu topraklara geç girdi.
Cumhuriyetin başlangıç dönemlerinde nüfusun yüzde 75’inden fazlasını oluşturan köylü müthiş bir sefillik içindeydi, perişan haldeydi.
Ne doğru düzgün bir eğitim olanağına sahipti ne de üretim yapabiliyordu!
Toprağı bile işlemeyi, oradan ürün almayı bilmiyordu.
Onun için dedelerimiz açlıktan, ekmek bulamamaktan söz etmişlerdir.

***
İşte; 17 Nisan 1940 tarihinde, İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun yaşandığı, milyonlarca Avrupalı’nın kan ve gözyaşı içinde olduğu bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlanmacı bakanı Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç öncülüğünde Köy Enstitüleri kuruldu.
Amaç; köylüye bilgiyi, aydınlanmayı, ışığı, bilimi götürmekti.
Cumhuriyetin devrimci ışıklarının aydınlatmaya başladığı köylerdeki gerek karma eğitim, gerek okulun öğrenci ve öğretmenlerinin ilerici – aydın tavırları halkı rahatsız etmiş, Demokrat Parti de iktidara gelir gelmez, 1954’te bu okulları kapatmıştı.

***
Bilimin ışıklarının söndürüldüğü yıldır o yıl!
Türkiye ne yazık ki bir daha belini doğrultamadı, köyden kente yoğun göç nedeniyle kentlerimiz birer varoşa döndü.
Kentlerimiz çarpık yapılaştı, halk karanlığa gömüldü!
***

Şimdi silinmiş cevizlerin altını aramaya çalışıyoruz.
Siyasal iktidar bir yandan “dogmatik, hatta skolastik” düşüncelerin ezberletildiği okulların sayısını artırmaya çalışırken, bazı bilimsel çabalar da gözden kaçmıyor.
Örneğin, Bursa Büyükşehir Belediyesi, “Bilim Şenliği”nin üçüncüsünü düzenliyor.

***

Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 2 – 4 Mayıs tarihleri arasında Merinos’ta gerçekleştirilecek bu büyük şölen için Bilim Merkezi’nde bir basın bilgilendirme toplantısı düzenledi.
Mevlana’nın “Bilgi sınırı olmayan bir denizdir” sözünü anımsatan Başkan Altepe, şenliğe ilk yıl 50 bin, ikinci yıl 100 bin katılım olduğunu, bu yılsa rekor bir katılım beklediklerini kaydetti.

BİLİM MERKEZİ’Nİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

Basın toplantısının ardından Bilim Merkezi’ni gezme olanağı bulduk.
Yüzlerce öğrencinin seslerinin yankılandığı bu harika yeri görmediyseniz, büyük eksiklik içindesiniz demektir.
Son yıllarda bütün mesaisini bu işe harcayan Rıfat Bakan eşliğinde gezdiğimiz Bilim Merkezi sürekli yeni bilgiler ve sergilerle kendini geliştiriyor.
Bilim Merkezi’nin mimarı Rıfat Bakan özellikle İslam bilginlerinin bilimsel buluşlarının ve deneylerinin olduğu sergiyi herkesin görmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Loading