Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Abdullah Öcalan mı tehlikeli Fethullah Gülen mi?

Abdullah Öcalan mı tehlikeli Fethullah Gülen mi?

Solun kafası çok karışık!
Solcular aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık!
Bir yanda Recep Tayyip Erdoğan, öte yanda muhafazakar değerlerle büyümüş, ömrü İslam dünyasına hizmet etmekle geçmiş Ekmeleddin İhsanoğlu…
Kolay değil CHP tabanına ve de tavanına bu ismi kabul ettirmek…

***

Ne yazık ki, dar grupçu, sekter, at gözlüğüyle dünyaya bakıp “şerefli yenilgiler” peşinde koşanlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun stratejik hamlesini anlayamadılar!
Doğrusu bu insanların toplumu okumalarını beklemek deveye hendek atlatmaktan daha zor…
Şunu anlamaları lazım, son 30 yılda toplum oldukça muhafazakarlaştı.
Türkiye’nin hücrelerine girmiş Tayyip Erdoğan ve AKP, öylesine etkili durumda ki, Atatürk mezardan kalksa, İsmet İnönü yanında yer alsa, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ile sahaya çıksa, Süleyman Demirel ile Turgut Özal ittifak yapsa yine sonuç alamayabilirler!

***

Geçtiğimiz günlerde öğrendiğim bir araştırma sonucu bana pes dedirtti.
Bir Amerikan şirketi düzenli olarak toplumsal kabul algısı araştırması yapıyormuş…
Daha önce yüzde 35’ler civarında toplumdan onay alan Fethullah Gülen’in oranı yüzde 6’lara düşmüş…
Bunun ne demek olduğunu bir örnekle açıklayayım, hani şu teröristbaşı denilen Abdullah Öcalan var ya, onun toplumsal kabul oranı yüzde 7…
Yani Fethullah Gülen, Abdullah Öcalan’dan daha kötü durumda…
Kim yaptı bunu; Tayyip Erdoğan ile AKP…
Sol dünya görüşüne sahip Kemalistler zaten haklı olarak Gülen Hareketi’ne düşmandı!
Tayyip Erdoğan muhafazakar – dindar taban üzerinde öylesine etkili bir söylem geliştirdi ki, böylesine bir algı ortaya çıktı.

***
Bu noktada iyi düşünmek lazım…
Son birkaç yıldır toplum çok yoruldu.
Tayyip Erdoğan’ı ölümüne seven ve de Erdoğan’dan ölümüne nefret edenler arasında bölündük, parçalandık.
Ekmeleddin İhsanoğlu kuşkusuz birçok kişinin aradığı aday olmayabilir ama Türkiye’ye onun cumhurbaşkanlığında bir nefes aldırılabilinirse, ülkeye giydirilmeye çalışılan deli gömleğinin düğmeleri sökülebilirse, varsın muhafazakar olsun…
Varsın benimle / bizimle aynı düşünmesin!
Yok mudur “Ekmeleddin’e oy vermem!” diyen solcu arkadaşların muhafazakar, dini bütün bir arkadaşı!

***

Örneğin benim var!
İlahiyatçı Gıyasettin Bingöl’ün benim cumhurbaşkanım olmasından hiç rahatsız olmam.
Tanıyanlar bilir ki Bingöl, dindardır, Nurcudur, Kürt’tür, muhafazakardır ama adaletlidir; kimseyi dışlamaz, ötekileştirmez!
Ekmeleddin Bey’in de böyle birisi olduğunu sanıyorum!

—-

Saddam – Kaddafi ve Tayyip Erdoğan!

Benzetmeyi ben yapmadım, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Nurşen Mazıcı yapmış…
Bakın ne demiş Mazıcı:
“Bu seçimin, dürüst, bilge, beyefendi, alçakgönüllü, herkesi kucaklayan, güvenilirliği hem Batı hem Doğu dünyasında kanıtlanmış, hukukun üstünlüğüne saygılı bir cumhurbaşkanıyla, 100 milyar dolarlık bir rüşvet iddiasına adı karışan, yasama, yargı, hatta yürütme ve basın erklerini kendi kontrolüne alan, toplumu etnik olarak, dinsel olarak ateist, Allahsız, Alevi, Caferi, Yezidi, Şia gibi çok sayıya bölen… ‘Kes ulan sesini… Sana üç nokta koyarım… Otur ulan oturduğun yerde, her şeye burnunu sokma… Ananı da al git… biliyorsunuz bu adam Alevi’ dedikten sonra yuhalatan bir kişinin, yedi yıl değil, Saddam, Kaddafi gibi süresi belirli olmayan bir dönem için bu ülkeyi yönetme girişimine karşı bir tercih olduğunun da ayırdında değiller.”
2002’den beri iktidar olan Tayyip Erdoğan iki dönem cumhurbaşkanı seçilirse, 2024 ediyor ki, Esad, Kaddafi ve Saddam’dan çok farklı olmuyor!

Loading