Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Deniz yolculuğunun tarihi serüveni

Deniz yolculuğunun tarihi serüveni

Bursa’nın denizle olan macerası bin yıllara dayanıyor.
Bitinya, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde Bursa’da üretilen ürünlerin büyük bölümü Mudanya yoluyla İstanbul’a, oradan da dünyaya gönderiliyordu.
Ürünlerin yanı sıra yolcu taşımacılığı da yapılıyordu.

***

Osmanlı döneminde Pereme ve/veya Piyade denilen kayıklarla İstanbul’dan Bursa’ya yolcu taşınabiliyordu.
Tarih, çeşitli Osmanlı padişahlarının İstanbul’dan Bursa’ya deniz yoluyla geldiğinin kanıtlarıyla dolu…
Sonradan çıkan buharlı gemiler sayesinde yolculuk lüks hale gelmeye başladı.

AHMET VEFİK PAŞA VE BURSA ULAŞIMI
Modern Bursa’ya giden yolu döşeyen en önemli kişi Ahmet Vefik Paşa’dır.
Sevilay Kaygalak’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan Kapitalizmin Taşrasıadlı çalışması, bu konuda tarihe önemli notlar düşmektedir.
1855 depreminin ardından Bursa’ya atanan Paşa, Bursa’da bazı caddeleri açan, Gemlik ve Mudanya yollarını düzenleyen çok önemli bir devlet adamıdır.
Bursa ile İstanbul arasında ilk deniz ulaşımını düşünen kişi de yine Ahmet Vefik Paşa’dır.
1864 yılında İstanbul’a/padişaha yazdığı “tezkirede” Bursa ipeğinin dünya pazarlarlarına ulaştırılması için vapur seferlerinin başlatılmasını istemiş, hatta Müslüman ve gayri Müslim işadamlarından bu iş için 7 bin altın toplamıştı.
Bu başvurudan kısa bir süre sonra önce Gemlik’ten, 1871 yılında da Mudanya’dan İstanbul’a gemi seferleri başlamış oldu.

***

Doç. Dr. Cafer Çiftçi’nin Mudanya Gümrüğü ve İskelesi adlı önemli çalışmasında ise 1870 yılında da Fevaid-i Osmaniye Kumpanyası gemilerinin sefer yaptığını yazıyor.
“Bu dönemde her hafta cuma ve salı günleri, İstanbul’dan sabahleyin bir vapurun kalkıp dört beş saatte Mudanya iskelesine gelerek yolcu ve hamulesini çıkardığı görülmektedir. Aynı vapur akşamüzeri Gemlik iskelesine gitmekte, o gece ve ertesi günleri burada ikamet etmekte, pazar ve perşembe günleri sabahleyin buradan kalkıp iki saatte Mudanya iskelesine gelerek yolcu ve saireyi aldıktan sonra İstanbul’a geri dönmektedir.”
(Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi, aktaran Cafer Çiftçi, sayfa 58)

***
Burada şu notu da aktarmadan geçemeyeceğim.
1904 yılında Bursa’dan Fransa’ya ayda iki kez seferler yapılmaya başlandı.
Kuşkusuz bu, yük taşımacılığı içindi ama önemli bir atılımdı.
Çünkü İstanbul’u by-pass ederek yapılan bu ticaret Bursa’nın dünyaya açılması için önemli bir adımdı.
VE İLK ADIM ATILIYOR

Balkan savaşlarının hemen öncesinde 1908 devriminin ateşlediği Jön-Türk Hareketinin de etkisiyle Mudanya- İstanbul arasında deniz taşımacılığı yapmak için bir şirket kuruluyor.
Osmanlı Seyri Sefain Anonim Şirketi…
(Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa, Raif Kaplanoğlu, Avrasya Etnografya Yayınları, sayfa 185)…

***

Hikayeyi tarihler yazar.
İstanbul’da deniz taşımacılığı yapan Şirket-i Hayriye’nin kuruluş düşüncesi Bursa’da atılmıştı.
Meşhur, “Bursa Osmanlı’nın Dibacesidir” yani başlangıcıdır diyen Keçecizade Fuat Paşa’nın öncülüğünde düşünülmüş İstanbul’un deniz taşımacılığını yapacak şirket ama ne yazık ki aynı tarihte Bursa için adım atılmamış…
Yine de bu şirketin Bursa için de taşımacılık yaptığı biliniyor.

***

Yukarıda sözünü ettiğimiz ve 1911 yılında kurulan Osmanlı Seyri Sefain Anonim Şirketi’nin düşünce babası da hemşerimiz Celal Bayar’dı. Bayar’ın kayınpederinin ağabeyi olan, aynı zamanda Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın da Meclis Başkanı İnegöllüzade Mehmet Saffet Bey, tüccarı bir araya getirerek şirketin kurulmasına önayak olmuştu. Şirketin ilk vapuru Meserret, hem yük hem de yolcu taşıyordu.
O dönemde Bursa’dan İstanbul’a yabancıların vapurlarının yanı sıra Bahriye Nezareti (Denizcilik Bakanlığı) gemileri de yolcu taşıyordu.
Ancak, yolcuların büyük çoğunluğu yabancıların vapurlarını tercih ediyordu.
Çünkü onlar daha yeni, rahat ve batma tehlikesi daha azdı. Meserret, kısa bir süre de olsa, yolculara güven ve konforu sunmuştu.
Celal Bayar’ın İzmir’e gidişinden sonra şirket ortakları arasında baş gösteren anlaşmazlıklar nedeniyle şirket batınca, bu gemi de tarihe karışmıştı.

***
1920’li yıllarda çeşitli çabalar olduysa da, hiçbiri uzun vadeli olmadı.
Üç tarafı denizle çevrili güzel ülkemde ne yazık ki, bir yerden öbür yere gitmek için denizi değil, karayı kullanmaya devam ettik.
Öldük/yaralandık/büyük zarar gördük ama kara yolundan vazgeçmedik.
Ama aklımıza bir türlü deniz yolunu kullanmak gelmedi. Nedense!
***
İşte o tarihten günümüze kadar Bursa’ya deniz yoluyla ulaşım düşünülmedi.
Önce İDO, ardından BUDO kurularak, yolcu ve araç taşımacılığına başlandı.
İDO yolcu ve araç taşırken, BUDO şimdilik sadece yolcu taşıyarak, İstanbul’a olan mesafeyi kısalttı.

Loading