“Kimse kendi köyünde peygamber olamaz!” diye bir iddia/söz var.
İnsanların kendi çevrelerinde değeri/kadri bilinmez anlamında kullanılıyor.
Öyle değil mi gerçekten; aramızda yaşayan pek çok değeri fark etmiyoruz, edemiyoruz!
Bursa’yı taşra olmaktan çıkaran bazı isimler vardır, aramızda yaşarlar ama pek bilinmezler!
***
Birkaç örnek vereyim, Araştırmacı-Tarihçi Yılmaz Akkılıç bunlardan biriydi.
Bu kentin tarihinin aydınlatılmasında önemli katkıları oldu.
Ancak Bursa basınının hep kıyısında/kenarda tutuldu.
Birikiminden, donanımından yeterince yararlanılmadı.
Ölümünden sonra sahte gözyaşı dökenler, Akkılıç yaşarken, yanına bile yaklaşmadı.
***
Şimdi de yaşayan örnekten söz etmek istiyorum.
Biri Araştırmacı-Tarihçi Raif Kaplanoğlu…
Kentin geçmişiyle ilgili yaptığı araştırmalar ve çıkardığı kitaplarla, bu kentin hafızasına müthiş katkılar sunmaya devam ediyor.
Gördüğüm kadarıyla Tarihçi Raif Kaplanoğlu’nun ismini bu kentte çok az insan biliyor, tanıyor.
Oysa tarihçilerin kutbu ismi verilen Halil İnalcık bile Raif Hoca ile ortak kitaba imza attığını acaba kaç kişi biliyor?
50 civarında kitabı, 500’ün üzerinde de makalesi var; kolay mı bunca yapıtı araştırmak, yazmak, yayınlamak?
***
Bu kentte yaşayan bir başka önemli isim Aydın Keleşoğlu…
“İhanet Basını”, “Atatürk’ün Öngörüleri”, “Uyanın 2023 Kemalist Cumhuriyetin Sonu” adlı yapıtlarını ülke genelinde aydınların ismini çok iyi bildiği Aydın Keleşoğlu’nu ne yazık ki Bursa yeterince tanımıyor.
***
Geçtiğimiz günlerde, Aydın Keleşoğlu ile ofisinde buluştuk.
Bu değerli yazar, geçimini sağlamak amacıyla Serbest Muhasebecilik yapıyor.
Keleşoğlu’nun çalıştığı ortamda her yer kitap doluydu, tuvalete giden yolun üzeri bile…
Sadece Atatürk’le ilgili yazılan kitaplar bile bir kütüphane oluşturacak boyuttaydı.
Yeri gelmişken söyleyeyim, acaba var mıdır, dünyada hakkında bu kadar kitap yazılan bir başka lider?
Basın mensubu olmamasına karşın şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, medya konusunda en çok kitabın olduğu kütüphane Aydın Keleşoğlu’na ait!
***
Aydın Keleşoğlu bugünlerde Birleşik Taban Hareketi’nin öncüsü olarak CHP’deki yanlışları önlemeye çalışıyor.
Milletvekili adaylarının “Önseçim” yoluyla belirlenmesi için yoğun çaba gösteriyor.
Umarım o bu çabasında başarılı olur!
CHP üst yönetimi de, tabanın sesine kulak verir, “Nazlı Ilıcak gelecek, Mahmut Tanal ev tuttu zırvalarını” haklı çıkarmaz!
***
Bu yazının dipnotu: Bursa’nın yıldız oyuncuları sadece futbolcular mı? Neden esas değerlerimizi yıldızlaştırmıyoruz?
BİR SİYASİ DEĞER OLARAK AHMET ÖZDEMİR
CHP’nin yeni oluşan İl Yönetim Kurulu’nda çok değerli siyaset ve düşün insanları var.
Ancak ben özellikle bir isme dikkat çekmek isterim.
1988 yılında SHP İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak tanıdığım Ahmet Özdemir, bugün CHP’nin yeni yönetiminde yer alıyor.
12 Eylül’den önce sendikacılık yapan, işçi önderlerinden Ahmet Özdemir, girdiği ilk kongrede en çok oyu alarak seçilmeyi başarmıştı.
O dönem CHP/SHP’de emeğe saygı büyüktü.
Düşünün, Ömer Matlı, Mithat Kırayoğlu, Yahya Şimşek, Sırrı Yılmaz gibi ağır topların bulunduğu yönetimde bir işçi en çok oyu alıp seçilebiliyordu.
Kemal Ekinci’nin görevden alınması, ardından ihraç edilmesiyle birlikte o da partiden koparılan isimlerden biriydi.
İtildi-kakıldı ama Ahmet Özdemir çizgisinden hiç ödün vermedi.
Halen aktif mücadelenin içinde sol için yüreği çarpmaya devam ediyor.
