Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları SÜTAŞ BÜYÜRKEN ORADAYDIM!

SÜTAŞ BÜYÜRKEN ORADAYDIM!

Kuruluş 1975…

İlk reklam filmi 1996…

Bursa’ya sığmayacağı artık belli olan SÜTAŞ Genel Merkezi, 2000 yılında paranın başkentine yani İstanbul’a taşınıyor.

Bu şirketin Bursa sürecindeki büyümesine, çok yakından olmasa da, tanıklık etmiş biriyim…

Atatürk Stadı’nın önünden belediye otobüsüne binip gittiği bir gün Muharrem Yılmaz’a sormuştum, “İstesiniz güzel bir araba alırsınız, neden otobüsle gidiyorsunuz?” diye…

“Yatırım yapıyorum, fabrikayı büyütüyorum” demişti.

Aradan birkaç yıl geçmişti, bu kez Çağdaş Gazeteciler Derneği’ndeki bir buluşma sırasında kapıdaki eski model arabayı görerek sormuştum:

“Eski bir aracınız var oysa helikopter alacak kadar güçlü olduğunuzu biliyorum, neden?”

Yine aynı gerekçeyi ortaya koyarak, “Yeni yatırım yapıyorum” demişti.

Anlayacağınız büyük özveriyle, çok büyük emekle bu noktaya geldi Türkiye’nin bu önemli süt markası…

***

2015 yılında SÜTAŞ’ın 40 yaşına basmış bulunuyor.

Bugün Türkiye’deki her on evden sekizinde SÜTAŞ ürünü var.

Beş bin kişinin çalıştığı bu dev kuruluş artık Türkiye sınırlarına sığmıyor.

Karacabey ile Aksaray’ın ardından Tire ve Bingöl’de yatırım hazırlıkları hızla devam ediyor.

Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da büyüme adımları atıyor SÜTAŞ…

Balkanlar’ın yeni sütçüsü Bursa’dan çıkan bir marka olacak…

Makedonya’nın başkenti Üsküp’te var artık SÜTAŞ…

Romanya ve Bükreş’te de SÜTAŞ ürünleri çok kısa zamanda halka sunulacak.

2.2 katrilyonluk ciro yapan SÜTAŞ, 2025 yılında dünyanın en büyük 25 kuruluşundan biri olma konusunda emin adımlarla ilerliyor.

***

90’lı yıllarda amatör ruhla yapılan logo çalışmalarını anımsıyorum.

Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın dediği gibi çok küçük olanaklarla büyük hayaller kurularak yaratıldı SÜTAŞ…

Kendisiyle iki yurt dışı gezisi yaptığım baba Sadık Yılmaz, yukarılardan bir yerden bizi izliyorsa, yani oğlu Muharrem Yılmaz’ı görüyorsa, büyük gurur duyuyordur.

Bu işin harcını koyan kahraman Sadık Yılmaz ve arkadaşları olduğunun altını çizerek, bitirmek lazım bu yazıyı…

***

Karacabey/Bursa’dan çıkıp dünya markası haline gelmeye başlayan SÜTAŞ’a, beş bin çalışanına ve de bu orkestranın büyük şefi Muharrem Yılmaz’a helal olsun!

MUHARREM YILMAZ’A YAKIŞAN NEYDİ?

Sezar’ın hakkını Sezar’a verdikten sonra gelelim eleştirimize…

Bir süre önce SÜTAŞ Karacabey fabrikasında çalışan işçiler sendikalı olmak istediler.

Ne yazık ki, öğrencilik sırasında sosyalist hareketle tanışan, babadan sol kültürü alan Muharrem Yılmaz sendikaya çok sert bir şekilde karşı çıktı ve örgütlenmeye çalışan işçileri kapı önüne koyarak sendikayı işyerine sokmak istemedi.

TÜSİAD Başkanlığı da yapan Muharrem Yılmaz, konuşmalarında sürekli olarak demokrasimizin gelişmiş uygar ülkeler düzeyine çıkmasını savunurken, kendi işyerinde sendika örgütlenmesini yasaklaması, dahası işçileri işten kovması çelişki değil mi?

Kırk yılın hatırına sormak isterim, bu tutum Muharrem Yılmaz’a yakıştı mı?

Loading