Ana Sayfa Melike Baysal Yazıları Anadolu, Uygarlıklar bir de Antik Tuvalet!

Anadolu, Uygarlıklar bir de Antik Tuvalet!

 

Anadolu’nun birçok yerinde toprağın altı arkeolojik buluntularla dolu ancak Ege sanki daha da fazla; adeta her yol bir antik kente çıkıyor…

Atılan her adım geçmişte yaşayan başka bir medeniyetin izlerine basıyor.

Katman katman yerleşen uygarlıklar, kazılıp toprağın üstüne çıktığında adeta bir medeniyetler demeti haline geliyor.

Bunun en yakın örneğini, Selçuk’ta St.Jean Kilisesi buluntuları arasında gördük geçtiğimiz günlerde…

Halen çalışmaların devam ettiği Kilise’de MS 6.yy’dan kalan sütunların arasındaki Osmanlı’dan kalan Müslüman mezar başlıkları, Anadolu’nun kucağında harmanlanmış uygarlıklara güzel bir örnekti.

Biraz Efes’in gölgesinde kalmış olsa da St.Jean Kilisesi’nin, Artemis Tapınağı’ndan sonra Efes’te inşa edilmiş en büyük kilise olduğu özelliğini pek az insan bilir.

Bu arada belirtmeden geçmeyeyim Aziz Jean, Hz.İsa’nın havarilerinden Hz.Yahya’dır bizim dilimizdeki karşılığı…

Önce bazilika olarak yapılmış, çok uzun zaman sonra Theodora tarafından kilise olarak yaptırılmıştır. Theodora için burada özel bir bilgi vermek isterim.

İmparator Justianus’un karısı olan imparatoriçe Theodora’nın adı Bursa tarihinde de çokça geçmektedir.

Maiyetindeki 4 bin askerle Çekirge’deki kaplıcalara geldiği ve burada kükürtlü sulardan faydalanıp dinlendiği bilinmektedir.

Arkeolojiye ilgi duyanların, yüz yıllarca önce yapılmış kentleri oluşturan bu taşlara dokunduğunda geçmişe bir zaman yolculuğu yaptığını hissedilebilen herkesin görmesi gereken bir yerdir Selçuk’taki St.Jean Kilisesi…

 

*******

 

En son yolculuğumuzda, Selçuk’tan çıkıp Ortaklar tarafına yol alırken elbette aklımızda meşhur ‘’Çöp Şiş’’ vardı. Karnımız acıkmış, daha önceden tadını çok iyi bildiğimiz, Ege Bölgesi’ne has bu lezzetli et yemeği için hazırlamıştık kendimizi.

Ancak  yol üzerinde hiç beklemediğimiz bir sürprizle karşılaştık.

Magnesia antik kenti…

Büyük bir heyecanla arabamızı park edip içeri girdiğimizde heyecanımızı gerçekten hak eden bir kentle karşılaştık. Helen döneminde yapılmış, mimar Hermogenes’in tapınak eseri olan Magnesia, kimi ayağa kaldırılmış, kimi ayağa kaldırılmayı bekleyen yüzlerce sütunu, geniş agorası ile büyüleyici güzellikte…

Araştırmalarımızı derinleştirdiğimizde ve buluntulardaki tek yazılı kaynakta okuduklarımız ise bizi iyice şaşırttı.

Çalışmalar bittiğinde muhtemelen Anadolu’nun en iyi korunmuş, çok özel kabartmalarla yapılmış stadyumu tamamen ortaya çıkmış olacak.

Mimarisi ile bizi büyüleyen kent, sahip olduğu medeniyetin kalıntılarıyla da çok şaşırttı.

Şimdiye kadar gezdiğimiz hiçbir antik kentte rastlamadığımız bir bilgiydi bu.

Umumi tuvalet…

İ.S 4 VE 6. yüz yıllarda yapılmış, muhteşem bir medeniyet ve mimari örneği olan, aynı anda 20-25 kişinin kullanabildiği bir umumi tuvalet ortaya çıkarılmıştır Magnesia’da ve o dönemde ‘’latrine’’ diye adlandırılmıştır.

Batı aydınlanması sırasında bile biliyoruz ki Avrupa tuvalet kullanımı konusunda son derece geri kalmıştı.

Temiz su havuzu, iki musluğu, temizlenmek için akarsu kanalları, tuvalet için oturma sıraları ve atıkların uygun bir şekilde atılması için eğimli atık kanalları bile var.

Tuvaletin duvarlarına işlenmiş kabartmalar ise antik dönemde estetiği yine gözler önüne seriyor.

Evliya Çelebi’nin ‘’Velhasılı Bursa sudan ibarettir’’ dediği gibi ben de O’nu taklit ederek diyorum ki ‘’Velhasılı Anadolu antik uygarlıklardan ibarettir.’’

 

 

 

Loading