Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Komşuya düşen ateşe, nasıl evimizin içine geldi?

Komşuya düşen ateşe, nasıl evimizin içine geldi?

Alçaklığı, kalleşliği siyaset sananlar yine oluk gibi kan akıttılar başkentin göbeğinde…

Savaş üzerine önemli bir kitap yazan Carl Von Clausewitz “Savaş siyasetin başka araçlarla devamıdır” demişti.

Bu vahşetin, sıradan insanlara yönelen alçaklığın siyasetle, davayla ilgisi olabilir mi?

 

******

 

Kuşkusuz, Ankara’da yaşanan bu kanlı sayfanın sorumlusu PKK denilen kalleşler örgütü…

Ancak ülkeyi bu noktaya getirenler, bu politikalarına devam ederse, benzer saldırılarla karşılaşmaya devam ederiz bu topraklarda…

 

******

 

Asker, komutan Mustafa Kemal Atatürk boşuna mı “Yurtta barış, dünyada barış”  ilkesini, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası haline getirdi?

Eline hiç silah almamış, kantinde askerliğini yapmış olanlar bu ilkeyi elbette kolay kolay anlayamaz!

Mustafa Kemal Atatürk elinde silah 20 yıl cepheden cepheye koştu.

Bundan dolayı “Ulusun yaşamı tehlikeye düşmediği sürece savaş bir cinayettir” demişti.

 

******

 

Osmanlı imparatorluğunun son yıllarını bir kez okuyun lütfen!

1893 Harbi sonucunda Ruslar’ a yenilerek önemli toprak parçaları yitirdik.

Ardından Yemen faciası geldi.

Açlıktan, susuzluktan, pislikten on binlerce askerimiz Yemen çöllerinde kaldı.

Tam belimizi doğrultmak isterken Balkan Savaşı gündeme geldi.

1912 yılına gelindiğinde tüm Balkanlar’da toprağımız kalmadı.

Yine de çilemiz bitmedi.

Tarihler 1914 yılını gösterdiğinde Osmanlı,  Birinci Dünya Savaşı’na girmişti bile.

Tam 11 cephede birden savaşmak zorunda kaldık.

Çanakkale en büyük kayıplarımızın yaşandığı yer oldu.

Birinci Savaş bitti, Kurtuluş Mücadelemiz başladı.

Orada da önemli kayıplar verdik ama çok şükür ki, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.

 

*****

 

Bunca savaştan çıkmış bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk, sınırlarımız dışında hiçbir şeye karışmadı, komşularımızla, hatta bizi çizmelerinin altında ezmeye çalışan Yunanlılarla bile barış politikası izledi.

 

*****

 

Yeni-Osmanlı hayali kuranların derin bir duvara toslayacağını biliyorduk.

Ne yazık ki, Suriye’de Emevi Camisinde Cuma namazı kılma sevdası bugün ülkeyi terörün savaş alanı haline getirdi.

 

*****

 

Peki bunca bomba, ölüm, katliam birilerinin aklını başına getirdi mi?

Ne yazık ki, hayır, akıl tutulması devam ediyor.

Ankara’da bu alçak katliamın yapıldığı saatlerde devletimizin bazı güvenlik güçleri “Paralel Devlet Yapılanması” operasyonuna devam ediyorlardı.

Terör örgütlerinin en çok işine gelen şeydir, hedef saptırılması…

Herkese terör örgütü muamelesi yaparsanız, alçaklığın büyük adresi PKK’yı ve onun uzantılarıyla mücadele konusunda yeterince enerjiniz kalmayabilir.

 

 

HDP’YE OY VERENLER ACABA PİŞMAN MIDIR?

 

Doğrusu merak ediyorum, özellikle CHP’li olup, HDP’ye oy veren arkadaşların tutumunu…

Bu saldırının ardından acaba vicdani bir rahatsızlık duydular mı?

Canlı bombanın taziye çadırını ziyaret eden milletvekilinin olduğu partiye oy vermek, PKK ile aynı noktaya düşmek bunları rahatsız etti mi?

Acaba birileri bu alçak, cani, canlı bombayı da yaptığı sivil katliam için kutlayacaklar ve kutsayacaklar mıdır?

Birkaç gün önce gazetede görmüştüm KCK yöneticisi, Ankara canisini “kahraman “ ilan etmişti.

Doğrusu bu arkadaşlara bir sorum daha var?

PKK’nın İŞİD’den tek farkı kamuoyu önünde kılıçla kelle kesmemesi değil midir?

 

Loading