Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Gazeteciler Konfederasyonu tam siper!

Gazeteciler Konfederasyonu tam siper!

Türkiye’de gazetecilik mesleği uzun yıllar İstanbul dukalığının sultası altındaydı.

Adına ulusal (!) da denilen yaygın basının merkezi bu büyük kent…

Belki biraz da bu nedenle olsa gerek, sadece İstanbul’daki gazetecileri örgütleyen dernek adını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti koymuş…

Gerçi şimdi bir miktar dışarıdan da üye alıyor ama yine de İstanbullu gazetecilerin örgütlü yapısıdır TGC…

Aslında adı da İstanbul Gazeteciler Cemiyeti olmalı…

 

******

 

Aynı şey Türkiye Spor Yazarları Derneği için de geçerli…

İşte İstanbul’un bu sultasına karşı Anadolu’da iki hareket başladı.

Biri Bursa öncülüğünde Anadolu Spor Gazetecileri Derneği oldu.

Şimdi genel başkanlığını İbrahim Erdoğan’ın yürüttüğü bu dernek, Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin egemenliğine karşı hukuk savaşımı veriyor.

 

*****

 

Anadolu’daki diğer oluşumun adı Türkiye Gazeteciler Federasyonu…

Türkiye’deki gerçek gazeteci üst örgütü…

Ülkenin dört bir yanından gazeteci örgütleri bu federasyonun üyesi…

Ankara, İzmir, Bursa dahil Türkiye’nin birçok kentindeki örgütlü cemiyetler, bazı yerlerde dernekler bu çatı örgütlenmesini oluşturmuşlar.

 

******

 

İşte Bursa’da 20 yıldan fazla başkanlık görevini sürdüren Nuri Kolaylı, kuruluşunda bulunduğu Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanlığına aday oluyor, ancak seçimi kaybediyor.

Seçimi kaybeden Kolaylı ve bazı cemiyet yöneticileri kalıp mücadele etmek yerine Bülent Arınç’ın da dolayla desteğiyle Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunu kuruyor.

Yani üst örgütü ikiye bölüyor.

 

******

 

Kolaylı başkanlığındaki örgüt bugüne kadar çok varlık gösteremiyor.

Çünkü bu örgütün basın özgürlüğü gibi bir derdi yok.

Daha çok iktidar yanlısı cemiyetlerin bulunduğu bir yapı bu…

 

******

 

Şimdi CHP’den milletvekili seçilen Atilla Sertel’in başkanlığı döneminde Türkiye Gazeteciler Federasyonu önemli işler yapıyor.

Ergenekon ve Balyoz operasyonları sırasında Fethullah Gülen Hareketi’nin kurduğu kumpasa karşı yoğun mücadele veriyor.

İşte TGF’nin zirvede olduğu bir dönemde gerçekleşiyor, bu bölme işi…

 

******

 

Nuri Kolaylı, Bursa Gazeteciler Cemiyeti başkanlığından tanınıyor.

Gazetecilere kişisel bazı haklar vermek için elinden geleni yapmıştır ama basının özgürlük mücadelesinde katkısı sıfıra yakındır.

Hadi diyelim, Bursa’da Bülent Arınç ve AKP’lilerle iyi geçinerek, kooperatif oluşturmak gibi bir niyet var.

Şimdi artık konfederasyon başkanı…

Türkiye’de kıyamet kopuyor ama TGK’den “tık” yok…

 

******

 

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ydü.

Koca Hürriyet gazetesi, bu konfederasyonu ciddiye alarak, demecini yayınladı.

Bakın ne diyor Kaloylı:

Sorunların çözümünü ışık tutması amacıyla hazırladığımız dosyamızı Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve siyasi parti liderlerimize sunmak için randevu alıyoruz!”

Fazla yorum yapmaya gerek var mı?

Bir konfederasyon başkanı bunları mı söylemeli?

Türkiye, dünya basın özgürlüğü sıralamasında her yıl en diplere doğru gerilerken, bunun sorumlularıyla ilgili iki söz söyleme cesaretinden yoksun biri meslek örgütlerinin tepesinde nasıl olabilir?

 

Yok yok, bunun tek açıklaması var!

Bekri Mustafa Ulu Cami’ye imam oldu!

 

 

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ZERRE KADAR UMURUNDA DEĞİL!

 

Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve de Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanı Nuri Kolaylı ile yamağı İhsan Bölük’ün bana açtığı dava vardı.

Sosyal medyada yazdığım bir yorumda geçen üç sözcükten ötürü hakaret olduğunu öne sürdüler.

Birkaç gün önce mahkeme kararını verdi.

Her iki davayı da reddetti.

Milyarca sözcüğün akıp gittiği sosyal medya alanında edilen üç sözcüğe karşılık 20 milyon lira tazminat istemişti her ikisi…

Ölçüsüz bir istek!

Hak yerini buldu ama orada düşündüm, tam iki saat bekledik, sabahtan öğleye kadar zaman kaybettik.

Değer miydi?

Paranın ve makamın gücüyle iki sıfatı birden elinde bulunduran Nuri Kolaylı’nın basın özgürlüğünden zerre miktar kaygı duysa, böyle bir hareket yapar mıydı?

Burada Bursalı gazetecilere (!)de iki laf söylemek lazım…

20 yıldan fazla bir adam başkanlık yapıyorsa, ya içimizden adam çıkmıyor, ya da ortada başka bir dümen var?

 

 

 

Loading