Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları İftiralar atölyesinde tezgâhlanan oyunlar!

İftiralar atölyesinde tezgâhlanan oyunlar!

Gerçeğe aşkla bağlı gazeteci, evini Vezüv Yanardağı’nın eteklerine yapmış yalnız kişidir.”
Soner Yalçın’ın yeni çıkan Samizdat adlı yapıtı bu cümleyle başlıyor.
Gazeteci eğer memur değilse, araştıran, sorgulayan, gerçeğin peşinde koşmaya çalışan kişiyse, öyle de olmak zorunda…
Bedel ödemeyen gazeteci günlük geçimini sağlayan memurdur.
Çevrenize bakın çok sayıda örneğini göreceksiniz…
Patronun kapatması gibi davranan, onun öksürdüğüne dil çıkartan örnekleri de unutmamak lazım kuşkusuz…
***
Şimdi…
Ergenekon denilen tertibin ta başından beri farkındaydım.
Büyük fotoğrafı gördüm çünkü…
Kontr-gerilla’nın, Gladyo’nun, Süper NATO’nun kurucuları 2001’in 11 Eylül’ün ardından Türkiye’de partner değiştirmeye karar vermişlerdi.
Soğuk savaş döneminde Genelkurmayla Pentagon arasında kurulan ilişkiler bir yana bırakıldı.
Çünkü askerler ve eski devlet, ABD’ye zaman zaman kafa tutuyor, 1 Mart 2004 tezkeresinde olduğu gibi savaşa ortak olmak istemiyorlardı.
Ecevit eski devletin dik durmaya çalışan son reisiydi; Tayyip Erdoğan yeni devletin kürsel efendilere boyun eğen sahte kabadayısıdır bu anlamda…
***
Ergenekon süreci, eski devletten yana direnmeye çalışanlara karşı kurulan tezgahın adıdır aslında…
Ancak, içinde kuruların yanında yaşları da katarak yakılan cadı avıdır.
Örneğin…
Eski devletin fedaisi, Susurluk çetesinin reisi İbrahim Şahin ile eski devleti deşifre eden Soner Yalçın, aynı kareye sokuldu.
Doğan Yurdakul’la birlikte yazdıkları Reis adlı kitapta, Özel Harekat eski Müdürü İbrahim Şahin’in ipliğini pazara çıkaran Soner Yalçın, kadere ve tezgaha bakın ki, gönderildiği Silivri Cezaevi’nde ilk gördüğü “çamurlar içinde debelenen” kişi oluyor.
***
Ergenekon süreci ilerliyor.
Zaman ve hukuk elbette bazı şeyleri aydınlatacak.
Dün bu satırları yazdığım sırada Soner Yalçın’ın Samizdat adlı yeni kitabında sık sık örnek verdiği “kroki” konusunda Taraf denilen operasyon gazetesinin 40 bin lira tazminata mahkum edildiği haberi geçti internet sitelerinde…
***
Bakın o olayın ayrıntılarını Soner Yalçın nasıl anlatıyor?
21 Mart 2008 günü İşçi Partisi Genel Merkezi’ne polis baskın düzenliyor.
Baskın sırasında “Yargıtay krokisi” bulunuyor!
Taraf, 24 Mart günü manşetten veriyor bu haberi ve bu kroki Yargıtay üyelerine düzenlenecek suikastın kanıtı olarak sunuluyor.
Ergenekon sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın, 22 Şubat 2008’de gözaltındayken, yani bir ay önce polislerin aynı krokiyi kendisine gösterdiğini ve bu konuda sorular sorduğunu açıklıyor.
Tezgâh böyle bozuluyor.
***
Ancak…
Skandalın büyüğü heybede…
21 Mart günü bulunduğu söylenen ve Taraf gazetesinde yayınlanan kroki, 13 Mart 2008 tarihinde bu gazetenin Ankara bürosundan İstanbul bürosuna fakslanıyor.
Lafı uzatmayayım, İşçi Partili Nusret Senem, bunu kanıtlıyor ve 2,5 yıl sonra tahliye ediliyor.
Bugün de 40 milyar lira tazminat ödemek zorunda kalıyor kirli yayını yapan bu mevkute…
Ancak…
O ve benzeri uydurma krokiler yüzünden başta Doğu Perinçek olmak üzere İşçi Partililer halen Silivri Toplama Kampı’nda çile çekiyorlar.
“İftiralar atölyesinde” hazırlananlar hala mahkemelerde kanıt diye sunulmaya devam ediliyor.
***
Daha fazla anlatmayayım.
En iyisi siz bu işin tüm ayrıntılarını öğrenmek için Samizdat’ı okuyun…
Yazımı, Soner Yalçın’ın o muhteşem sözleriyle bitireyim:
Bilmiyorlar ki bir inanç için acı çekmek, o inanç uğruna zülüm etmekten bin kez daha iyidir.”

Bu yazının açıklaması: Yukarıdaki yazının üzerinde tarih var. Ergenekon tertiplerinin sürdüğü bir dönemde yazıldı. Şimdi bazı tipler var,” Ben o dönem karşı çıkmıştım” diye yalanlar savuruyorlar. O dönem bu yalakalar Fethullah Gülen çetesinin yanında şişe gibi dizilmiş, el öperken, biz meydan okuduk! Umarım bugün altına imza attığım yazımı köşelerine alanlar, bu yazıya da yer verirler!

*****

Yukarıda yazıda bir bölüm var.

Geçmişte “Küresel efendilere hizmet edenler” sınıfına soktuğum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi emperyalist güçlere kafa tutarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne arka çıkarak, karanlık işler yapan çeteye amansız savaş açarak, “Milli” bir tavır ortaya koymaya çalışıyor.

Loading