Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Kazananlar ancak mücadele edenlerdir!

Kazananlar ancak mücadele edenlerdir!

Evet, Olağanüstü Hal koşullarında yaşıyoruz.

Darbe travması geçmesine karşın ülkenin olağan koşullarda geçerli olan hukuk sistemine dönememesi büyük sorunlar yaratıyor.

Son yayınlanan KHK ile bazı bilim insanlarının işlerine son verilmesinin AK Partilileri bile üzdüğünü, onların eleştirilerine neden olduğunu görüyoruz.

Onların içinde iki isim var ki, onların kamu vicdanını yaralayacak haksızlığa uğradıkları söylenebilir.

 

****

 

Biri Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu…

Anayasa Hukuku uzmanı…

2003 yılında AK Parti’nin iktidar olmasıyla birlikte ben de Başbakanlık Basın Müşavirliği’ne atanmıştım.

O sırada Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu vardı.

Türkiye’de insan hakları ihlallerini resmi olarak takip etmek amacıyla kurulmuştu; sonradan ortadan kaldırıldı.

AK Parti Kurucu Genel Sekreteri Başbakan Yardımcısı Ertuğul Yalçınbayır, KHK ile ihraç edilenler arasında olan Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu’nu o kurulun üyeliğine getirilmişti.

Her kesimin saygı duyduğu bir isimdi.

Üzülmemek elde değil…

Keza ihraç edilenlerden biri de Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası Keman Sanatçısı Filiz Özsoy…

Benim de sosyal medyadan tanıdığım bir isim olan Filiz Özsoy’un FETÖ veya benzeri örgütlerle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını tanıyan herkes söylüyor.

 

****

 

Böylesine olumsuz tabloların yaşandığı bir dönemde CHP Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca’nın girişimi sonucunda bir umut ışığı yandı.

Alınan bir yargı kararı, ülkemizde halen bağımsız yargıçların da olduğunu ortaya koydu.

 

****

 

Bilindiği gibi Osmangazi Belediye Başkanlığı’nın restore edip, halkın ortak kullanmasına sunması gereken Abdal Fırını’nın oradaki Abdal Tahıl Hanı tarihi bina Ensar Vakfı’na tahsis edilmişti.

İki kurumun özel çağrıldığı ihalede İlim Yardımlaşma Vakfı 620 ile Ensar Vakfı’nın ise 625 lira teklif vermişti. Bin metre kare kapalı alanı olan Abdal Han’ın bu kadar az bir parayla kiralanması dikkat çekmişti.

****

 

CHP İlçe Başkanı İsmet Karaca başta olmak üzere CHP Osmangazi Belediye Meclis üyeleri Cevat Asa, Bülent Özdemir, Mustafa Şenyurt, Ayşe Orakçı ve Zeynel Kirte olayı yargıya taşımışlardı.

Avukat Suna Soydaş’ın takip ettiği davada Bursa İkinci İdare Mahkemesi önce yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

 

****

 

Geçtiğimiz günlerde mahkeme esastan karar vererek, tahsisi ortadan kaldırdı.

Osmangazi Belediye Başakanlığı da binaya Abdal Kültür Merkezi tabelasını asmak zorunda kaldı.

 

****

 

Kararın netleşmesi üzerine açıklama yapan CHP Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca şunları söyledi:

“Adalet yerini buldu Bursa 2.İdare Mahkemesi son noktayı koydu. Mahkeme esastan kararını verdi Ensar Vakfı tahliye oldu. Osmangazi Belediyesinin Ensar Vakfına peşkeş çektiği tarihi Abdal Kültür Merkezi, kültür ve sanat merkezi olarak Bursa halkının hizmetine açılmıştır. Mücadelemizde yanımızda olan belediye meclis üyelerimize, davayı takip eden Başkan Yardımcısı Avukat Suna Soydaş’a Yönetim Kuruluna, kadın ve gençlik kollarımıza, mahalle  temsilcilerimize ve tüm örgütümüze teşekkür ediyorum.  Osmangazi Belediyesince tarafıma ödenecek olan 990 lira mahkeme masrafını hesabıma yatınca Atatürkçü gençlerin eğitimi için çalışan ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernegi ) ve ÇEK (Çağdaş Eğitim kooperatifine) eşit olarak bağışlanacaktır.”

 

 

****

 

Bütün kara çalmalara, iftiralara, çekememezliklere, çelme takmalara karşın İsmet Karaca’nın verdiği mücadelenin önünde şapka çıkarmak lazım…

Çok sevdiğim sözü tekrarlayacağım:

Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir. Ancak kazananlar mücadele edenlerdir.”

 

****

 

Bu yazının dipnotu: CHP Osmangazi Belediye Meclis üyeleri, Abdal Kültür Merkezi’nin Ördekli Kültür Merkezi gibi kullanılması ve herkese açılması için önerge verdiler. Umarım öyle olur, Bursa yeni bir kültür odağı kazanır.

 

 

FARKLI BİR BAKIŞ AÇISINA NE DERSİNİZ?

 

Bu kentin önemli entelektüellerinden biri olan, Şehrengiz dergisinin de yazarlarından Uğur Ozan Özen, önceki gün yazdığım “Nilüfer’e bin övgü, bir öneri” başlıklı yazıma bir ileti gönderdi.

Farklı bir değerlendirme olduğu için sizinle paylaşmak istedim:

Yüksel abi,

Bugünkü yazını okudum…

Nilüfer Belediyesi’nin Bursa’yı taşra olmaktan çıkardığını yazıyorsun. Bursa’nın taşralıktan kurtulması için o sanatçıların yılın büyük kısmında Bursa’da yaşaması lâzım. Sanat dalı her neyse (tiyatro, müzik, sinema, resim, fotoğraf, heykel, şiir) Bursa’da üretmeliler. İlk seyredenler de Bursalılar olmalı. Ancak durum böyle değil. Nilüfer Belediyesi parayı veriyor, sanatçılar da geliyor. Sonra gidiyor. O kadar.

Bir de Sara’yla ilgili bir iki cümle yazayım. Ortada oyun falan yok. 70 dakikalık bir şey var da ne olduğu belli değil. Komedi desen değil dram desen değil. 60 yıllık devlet tiyatrosu bu hale mi düşecekti. Yazık.

Devlet Tiyatrosu’nun bu kadar kötü duruma düşmesinin faydası da var. Oyuncular kendilerini tatmin etmek için özel tiyatrolarda çalışıyorlar. Bursa’da 2013 yılından beri özel tiyatroların sayısı artıyor. Her sene bir iki özel tiyatro kuruluyor. Hele hele amatör tiyatroların sayısı da arttı. Böylece bazı tiyatrolar cesur işler yapabilir. Bu durumun faydası da hem oyuncu için hem de seyirciler için güzel olacak. Şu anda Bursa’da ayda en az birkaç kere oyun sahneleyen 30 civarı amatör ve özel tiyatro var. Bursa’da değişimin sancısı var, bu sancının sonucunda nasıl bir şey doğacak merak ediyorum. Görüşmek üzere…”

 

Loading