Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Goygoycular ve kemik yalayıcılar!

Goygoycular ve kemik yalayıcılar!

Yıllar önce Bursa Hakimiyet’te çalışırken, dönemin haber müdürü, ismi lazım değil, kendisine “civciv” denirdi, beni patronlara şikayet etmişti.
Kürt-Alevi-Karadenizli, sol düşmanı, boyu kadar eni olan bir tipti; adını silinmiş tahtaya yazdığım!
Beyaz Türkler dışında kimseden hoşlanmazdı!
Zenginlerin kapısına kurmuştu sofrasını…
Bazı konularda gösterdiğim duyarlılık nedeniyle “komünist” diye jurnallemişti!
****
O dönem Cumhuriyet gazetesi Bursa bürosunda çalışan Adnan Baştopçu’ya yakınmıştım, “Yahu bu adam sizin büroyu yönetti, nasıl böyle bir jurnalcilik yapar” diye…
Adnan hiç unutamadığım bir cümle söylemişti:
“Devrim olsun, o tip bizi hapse attırır! Ondan daha devrimci kimsenin olmadığını kanıtlar, 12 Eylül cenderesinden geçmişbiz yine açıkta kalırız!”
*****
Şimdi bakıyorum bazı tip(sizlere) de, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” sözünün gereğini yerine getirmeye çalışıyorlar.
Bunların genlerinde alçaklık olduğu için kemik atılan her kapıya dillerini yanaştırıp, yalıyorlar!
FETÖ çetesiyle ömrü birlikte geçenler bile sağa-sola çamur bulaştırmaya, akıllarınca olası rakiplerini bertaraf etmeye çalışıyorlar.
Siyaseten yıkamadıklarını, iftiralarla, yalanlarla, jurnallerle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Böylece kendi kirli geçmişlerini temize çıkaracaklarını sanıyorlar!
*****
Yemezler…
Pensilvanya’ya gidip Fethullah Hoca’nın karşısında kola şişesi gibi dizilenlerden olmadık çok şükür!
Bank-Asya’ya para yatırmadık; çekmediğimiz gibi!
Himmet toplantılarına katılmadık!
Fethullah Gülen’in reklamının yapıldığı ayin seanslarında bulunmadık!
Hiçbir abla veya abi ile eğitim görmedik veya çocuğumuzu o okullara vermedik.
Zaman veya Sızıntı’ya abone olmadık!
“Hocaefendi” hiç demedik!
Kurban vermediğimiz gibi öğrenci bursu adı altındaki soygunla da işimiz olmadı!
****
Dahası Ergenekon operasyonlarında hep dik durduk, “Seni de içeri alacaklar” sözlerine aldırmadan her daim bu yapılanlara “kumpas” dedik!
Birileri Zekeriya Öz’e övgüler düzerken, onun kahramanlıklarını anlatırken, hatta onu İtalyan temiz eller savcısı DiPietro’ya benzetirken, biz “Zekeriya Öz’den DiPietro olmaz, olsa olsa Nusret Demiral olur” diye yazdık.
******
Bu tiplerin bir de goygoycuları var!
Onlara da birkaç sözüm var!
Bir kere, insan olanın kitabında düşene tekme vurmak yakışmaz!
İnsani duygularını buzdolabına kaldırmış, ruhsuz bir iskelete dönmüş bu tip Celal Sönmez içerdeyken yazılmış yazıya “Yağcılık” diye damga vuruyor.
Bunu yazan tip aynı yazı içinde Cavit Çağlar’a yağ çekerek, “Ben buradayım, kaç kez kapına geldim, yalvardım, araya adamlar soktum, neden beni almıyorsun?” mesajını veriyor.
“Bak üstelik ben Celal Sönmez’i de sevmiyorum, al beni artık!” diyor!
*****
Kaldı ki, bu köşede Celal Sönmez kaç kez eleştirilmiştir.
Ama o gün eleştiri günü değildi!
*****
Hep yazarım, 1988 yılında Bursa’ya geldiğimde Sönmez Holding Türkiye’nin en büyük on sanayi kuruluşundan biriydi.
Şimdi ilk 100’e giremez!
Madem Celal Sönmez bu kadar alavere-dalavere yapıyor da neden holding sürekli küçülüyor!
Galiba yanlış seçimlerinin ve de hile-hurda yapmamasının kurbanı oluyor Sönmez Holding…
*****
Neyse konumuz bu değil!
Bu yiğit yalaka, yazıyı sitesinden de kaldırdı!
Neden acaba?
Gözü mü yemedi?
Yoksa efendilerinin emrine boyun mu eğdi?
Onun yiğitliği de efendilerinin izin verdiği kadardır!
Gerisi boş kabadayılık!
*****
Bu yazının dipnotu: Yediği dayağın kuyruk acısıyla hareket eden bir tip YeniDönem gazetesi ile FETÖ ismini yan yana getirme gayreti içinde. Tutmaz bu senaryo! 40 yıldır Bursa’da göz önünde bulunan Nurettin Kutlucan ve ailesinin yapısını herkes biliyor.  Amaç belli, bükemedikleri bileği ısırarak, jurnalleyerek yıkmak!

Loading