Ana Sayfa Yüksel Baysal - Gazete Yazıları Solcu olmak ne anlama gelir?

Solcu olmak ne anlama gelir?

Solcu başkaları için kaygılanan insandır.

Onun için bizim gibi ülkelerde çok zordur solcu olmak…

Güç sahiplerine, egemenlere karşı çıkmaktır.

Bundan dolayı sıkıntıları göze almak, bedel ödemektir solcu olmak…

*****

Bilmem son günlerde Emin Çölaşan’ın yazılarını izliyor musunuz?

Hürriyet’te izlediği saldırgan, ötekisini önemsemeyen çizgisiyle ilgisi olmayan yazılar kaleme alıyor.

Türkiye’nin mağdurlarının adeta sözcüsü oldu.

Fethullah Gülen şebekesi ile hiçbir dönem bir araya gelmeyen, katı Kemalist çizgisinden ödün vermeyen Çölaşan, cezaevlerinden gelen mektuplara köşesinde yer veriyor.

*****

Fethullah Gülen’in tezgahının kurbanı olan bu insanların mektuplarına bakıyorum da, çoğunda Emin Çölaşan’dan bir “Af dileme”, daha önce ettikleri küfürler için özür dileme sözcükleri yer alıyor.

Akıllarını bir kişiye kiraya veren bu insanlar ancak şamar yedikten sonra gerçekleri görmeye başladılar (Ne yazık ki, bir kısmı hala beyinlerini başkalarının emrine vermiş durumdalar ya, neyse!)

İş işten geçtikten sonra üstelik…

Geçmişin zalimlerini (FETÖ’nün savcılarını, hakimlerini, gazetecilerini, polislerini) destekleyen sıradan insanlar bugünün mağdurları oldular.

*****

Geçen günlerde köşesinde çok ilginç bir mektup vardı.

Şöyle diyordu:

“Sayın Emin Çölaşan, kamuda sebepsiz ihraç edilenlerle ilgili olarak gösterdiğiniz duyarlılığa çok teşekkür ederim. Bu süreçte bir solcunun bin sağcı ettiğini gördüm ve öğrendim.”

****

Keşke bu noktaya mağdur olmadan önce gelseydi bu vatandaş veya bunun gibiler; işte o zaman Türkiye’ye demokrasi gelebilirdi.

Çevremde  benzer özeliştiri yapanları biliyorum.

Umarım değerlendirmeleri kalıcı olur!

Çünkü 28 Şubat döneminde, az sayıda da olsa, sol entelektüeller, egemen güçlerin vesayetçi tavırlarına karşı çıkmıştı.

Ben de kişisel olarak hem başörtüsünden yana tavır almış hem de o dönem üzerine gidilen bir vakfın başkanlığını üstlenmiştim.

****

Şimdi benzer sıkıntıları, bu harekete yardım etmiş, çocuk okutmuş, gazetesine abone olmuş, himmet toplantılarına katılmış, okuma seanslarında bulunmuş olanlar yaşıyorlar.

Ne yazık toplumun önemli bir kısmı bugün yapılan zalimlikleri görmüyor.

*****

Yapılması gereken şey net, darbeye teşebbüs edenlere, onlara doğrudan destek olanlara ve de yardım edenlere karşı tavır almak…

Yoksa “sadece ibadet için” orada olanlara dokunmak uzun vadede yeni bir huzursuzluk kaynağı hatta yeni düşmanlar yaratmaktan başka sonuç vermez.

*****

Baştaki soruya dönecek olursam, solcu olmak CHP’li veya sosyalist olmak anlamına gelmez.

Çünkü o cephede de çok sayıda zalim var.

Başkası için kaygı duyan insan solcudur.

 

*****

Bu yazının dip notu: Sol sağ kavramlarını artık eskisi gibi değerlendirmemek lazım. Vicdan sahibi, iyi insan olmak, ezenlerin değil ezilenlerin yanında yer almak, işte yeni ayrım bu olmalı…

 

 

ÇAĞDAŞ GAZETECİLERİN ÖDÜL GECESİ!

Bursa’nın en etkili demokratik baskı gruplarından biridir Çağdaş Gazeteciler Derneği…

Kuruluşundan itibaren egemen güçlerle başı hoş olmayan, boyun eğmeyen gazetecilerin örgütüdür ÇGD…

Gelenekleri olan bir yapıdır aynı zamanda Çağdaş…

Kurulduğu 1989 yılından bu yana derneğinden kopmayan gazeteciler var.

Eski başkanlardan Adnan Baştopçu, Yüksel Baysal, Tayfun Çavuşoğlu halen aktif dernek çalışmalarında yer alırken, bu yıl ‘basın dayanışma ödülü’nü bileğinin hakkıyla alan Ahmet Yıldız ile Bursa’nın çevre mücadelesinin içinde olan Namık Göz de bu örgütün kurulduğu dönemdeki ilk üyelerindendir.

*****

Önceki akşam Plaza 16’da 27. yıl ödül töreni vardı.

Çok anlamlı bir gece oldu.

Gezi direnişi sırasında alçakça öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın anne ve babasının ödül törenine gelmesi ve dakikalarca ayakta alkışlanması görülmeye değerdi.

Ödülü veren CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın da çok güzel bir konuşma yaptı.

Sadece 15 Temmuz direnişinde ölenlere demokrasi şehidi diyenlerin çifte standartlarına inat Erkan Aydın, “Gezi’de insanlar özgürlükleri için direndi. Onlar da demokrasi şehididir” dedi.

******

Çağdaş’ın eğitim ödülü de çok isabetliydi.

Nesin Vakfı’nın ‘Felsefe Köyü’ne verilen ödül aslında Türkiye’de gittikçe akıldan ve bilimden uzaklaşan eğitim sistemine tepkiydi, tavırdı.

*****

CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık ile Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun da katıldığı törende, uzun yıllar birlikte çalıştığım Ahmet Yıldız’a ödülü ben takdim ettim.

*****

Bursa basınının görünmez kahramanlarından biridir Ahmet Yıldız…

İlkeli duruşunu değiştirmemiş, mesleğe hiç ihanet etmemiştir.

Kürsüye çıktığımda, Türk basınının bir özgürlükler mücadelesi tarihi olduğunu belirterek söze başladım.

Geçmişten iki örnek verdim.

Demokrat Parti döneminde, 1956 yılında 6732 sayılı yasaya şöyle bir hüküm konulmuştu:

“Resmi sıfatı olan kişiler hakkında olumsuz bir izlenim yaratacak yayında bulunmak bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılır.”

İyi bakın, bugün de benzeri bir süreci yaşamıyor muyuz?

*****

İkinci örneğim Kenan Evren ile ilgiliydi.

Hani bugün olağanüstü koşullarda referandum yapılmak isteniyor ya, 1982 Anayasası da sıkıyönetim altında oylandı.

Hiç unutmuyorum; Trabzon’da yayınlanan Karadeniz gazetesi, Ordu kentinin fotoğrafı yüzünden kapatılmıştı.

Ne alaka diye düşünebilirsiniz?

O dönem Anayasa oylamasında mavi “hayır” anlamına geliyordu.

Ordu’nun deniz ve gökyüzü mavi olduğu için, renkli resim öyle çıktığı için gazete kapatılmıştı.

*****

Bugünkü tabloyu zaten biliyorsunuz.

Türk basını, tarihinin en ağır baskı döneminden geçiyor.

Şimdi durun ve düşünün, bu üç dönemin de yönetiminde kimler olduğunu, sonra da benim öteki yazımı bir daha okuyun!

****

Bu yazının dip notu: Aykut Güngör başkanlığındaki Çağdaş’ta başta Rabia Deniz, Nagihan Görken olmak üzere tüm yönetim kuruluna, bu anlamlı ve güzel gece için teşekkür ediyorum.

(4 Aralık 2016 tarihli yazım…)

 

Loading