Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Siz kimin soytarısısınız?

Siz kimin soytarısısınız?

Çok sevdiğim fıkradır.

Osmanlı Padişahı bir gün, söylediklerine sürekli hak veren, her dediğine “Çok yerinde buyurdunuz yüce hünkarım” diyen soytarısını test etmek istemiş…

“Şu elimde tuttuğum patatesten nefret ediyorum. Ne berbat bir yiyecek” demiş…

Soytarı hemen atılmış…

“Elbette haşmetmaap, bu dünyada patatesten daha kötü bir yiyecek yok. Rengi ve tadı iğrenç” diyerek padişahın sözlerini desteklemiş…

Padişah ertesi gün bu kez tersini söylemiş…

“Dünyanın en güzel şeyi patatetes. Bundan daha güzel bir sebze düşünemiyorum” demiş…

Soytarı yine atılmış…

“Evet hünkarın, patates kadar güzel, patlıcan kadar harika bir sebze yoktur” diyerek yine padişahının yanında saf tutmuş…

Padişah köpürmüş, “Ulan deyyus” demiş, “Dün patatese kötü dedim, atıldın kötü dedin. Bugün güzel dedim, yine atıldın çok güzel dedin. Hangisi doğru?”

Soytarı boynunu bükmüş, “Padişahim” demiş, “Ben patatesin değil sizin soytarınızım. Siz hangisi doğru diyorsanız odur.”

 

****

 

Türkiye’de bazı siyasetçilere ve köşe yazarlarına bakıyorum da, durumları aynen böyle…

Yukarıdan gelen sese eşlik etmek için sürekli fır dönüyorlar.

 

*****

 

Şunun farkındayım, Türkiye’de köşe yazarlığı yapmak zordur.

Hele tek partinin güçlü ve devlete egemen olduğu dönemlerde gazetecinin işi daha da zordur.

Her yazdığında açık hedef haline gelirsin, getirilirsin…

 

 

*****

 

İktidar beslemelerinden söz etmiyorum elbette…

Onlar gerçeği aramak, gerçeğin gazetecisi olmak gibi bir dertleri yoktur.

Sırtlarını dönemin egemenine dayayarak, iktidarın söylediklerini meşrulaştırarak cukkayı kapmanın peşindedirler.

Onların kendi doğruları yoktur, en tepedeki o gün hangi doğruyu (!) dile getiriyorsa, onun doğrusu odur.

Fırıldaktırlar, dün söylediklerine bugün inkar etmenin rezilliği onları utandırmaz.

Yani tıpkı yukarıda anlattığım fıkradaki gibi…

 

****

 

Bursa’da da var olan bu tipleri es geçiyorum ve size bugün beğendiğim köşe yazarlarından söz etmek istiyorum.

Benim Türkiye’de en beğendiğim, mutlaka okunmasını istediğim birinci isim Taha Akyol’dur.

Siyasal çizgisi ile tam örtüşmesem de, donanımı, olaylara ve olgulara bilimsel yaklaşımı, nesnelliği ve özellikle hukuk konusunda bilgisiyle ülkemizin önemli düşünürlerinden biri haline gelmiştir.

12 Eylül öncesinde MHP’nin yayın organı olan Hergün’ün katı ideolojik çizgisinden özgürlükçü demokrat bir çizgiye evrilmesi bunun kanıtlarından biridir.

 

*****

 

İkinci önereceğim yazar, Rıza Zelyut’tur.

Bu yazarı her okuduğumda bilgi dağarcığımın zenginleştiğini hissediyorum.

Aydınlık gazetesi yazarlarından biri olan Zelyut’un bazı siyasal önyargıları,  Türkçü çizgisi beni biraz rahatsız etse de, okumadan edemediğim yazarlardan biridir.

 

*****

 

Üçüncüsü, şimdi sadece T24’de yazan Metin Münir’dir.

Kıbrıs’ta yaşayan bu bilge insan siyasetin dar koridorlarından çıkıp, kendini dünya insanı haline getirmenin birikimiyle yazdığı yazıları zevkle okuyorum.

 

*****

 

Elbette Sözcü ve Odatv’de yazan Soner Yalçın’a ayrı bir parantez açmam lazım…

Uğur Mumcu’dan bile daha esaslı bir araştırmacı gazeteci olduğunu söyleyebilirim.

Hangi konuyu ele alsa, ıcığına cıcığına kadar inceliyor, gerçeği apaçık ortaya koyuyor.

Yazdıklarını okutuyor, tarih bilgisini konuşturuyor.

 

*****

 

Yeniçağ Yazarı Ahmet Takan’ı da bu listeye ekliyorum.

Ankara kulislerinin tozunu atan, yazdıklarıyla perde arkasını aydınlatan önemli bir gazeteci…

İktidarın kulu olmak yerine okuyucunun-haberin adresi olmayı seçen bir isim…

 

*****

 

Zaman zaman çok kızdığım ama çok da takdir ettiğim Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarı Yılmaz Özdil…

Çok derinlikli olmasa da ele aldığı konuyu çok güzel ve akıcı anlatan çok başarılı bir köşe yazarı…

 

*****

 

Saydığım bu 6 ismin ortak özelliği şu ki, ne kralın soytarısı oldular ne de padişahın dalkavuğu…

Egemen güçlerin tetikçileri olmak yerine, kendi özgün düşüncelerini aktaran Türkiye’nin aydınlık yüzlü insanları olmayı tercih ettiler.

 

*****

 

Bu yazının dipnotu: Bunlar benim her gün düzenli okuduğum köşe yazarlarım. Elbette daha pek çok köşe yazarını da okuyorum ama onların çoğu suya yazılan yazılar gibi akıp gidiyorlar.

Loading