Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Odunu koyduk gübre oldu

Odunu koyduk gübre oldu

Kovid-19 salgın hastalığı döneminde açlıkla karşı karşıya kaldı dünya…

İnsanoğlu/kızı anladı ki beton yenilen bir şey değil, tarım toprakları olmadan, üretim yapılmadan yaşam devam edemez.

****

Türk tarımı ise uzun yıllardan bu yana bunalımlarla boğuşarak yol almaya çalışıyor.

Üreticilerimiz hakkını alamıyor (Limon Akdeniz’de bir liraya düşmüş), tarım topraklarımız perişan…

İklim değişiklikleri nedeniyle su krizine sürükleniyoruz.

****

Peki bütün bu olumsuz gelişmelere karşı ne yapmak lazım?

Mustafa Bozbey’den bu yana öncü belediyecilik anlayışını sürdüren Nilüfer Belediyesi, Turgay Erdem başkanlığında yine bir ilke imza attı.

Taşınması, götürüp gömmesi büyük sorun olan ağaç budama artıklarının değerlendirileceği bir tesis kurdu.

Hem de ne tesis!

****

Tesisin açılışına katıldık.

Gittik yerinde gördük, bir yerden ağaç kütüğünü verdiler, öte taraftan organik gübre olarak çıktı.

O gübre ki, toprağa ilaç gibi geleceğini söylediler.

****

Açılışta Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Fevzi Çakmak ile Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem konuştu.

Hangisi söyledi anımsamıyorum ama Türk topraklarındaki organik madde oranı binde 5’miş…

Batı Avrupa’da bu oran ise yüzde 5 civarındaymış…

Öyle sanıldığı gibi zengin içerikli topraklara sahip filan değiliz; kullanılan gübrelerle verim almaya çalışan bir ülke konumundayız.

Bu tesis o anlamda da çiftçilerin üreticilere yardım edecek.

Nilüfer Belediyesi, ağaç dallarının artıklarından üretilen gübreyi isteyen üreticiye bedava verecek.

****

Çağımızın en önemli kavramları sürdürülebilirlik, geri dönüşüm ile karbon ayak izi…

Berbat ettiğimiz, her gün canına okuduğumuz gezegende insanoğlunun/kızının yaşamasını istiyorsak, tüketimi azaltmamız şart…

Birinden mi duydum yoksa kendim mi uydurdum bilmiyorum ama çevreme hep şunu söylerim ‘Çağdaş insan en az tüketen insandır.’

Odunu, kağıdı, elektriği, suyu az tüketen, giyimi kuşamı sadeleştiren insan gerçek insandır.

Nilüfer Belediyesi bir geri dönüşüm öyküsü yazarak, Bursa’da bir ilke imza attı.

Darısı diğer belediyelerin başına…

BURSA’NIN İLK GÖZ/BAŞ AĞRISI TOFAŞ

Evet, Bursa’nın hem ilk göz ağrısıdır TOFAŞ hem de önemli bir baş ağrısı…

Göz ağrısıdır çünkü otomotivi Türkiye’ye, Bursa’ya getiren, markalaştıran, pek çok mühendisin yetişmesine neden olan, gururumuz TOGG’un düşünsel, insansal altyapısını oluşturan kuruluştur.

Aynı zamanda da Bursa’nın verimli tarım topraklarının içine bir kanser hücresi gibi yayılan sanayileşmenin de ilk adımıdır.

Durun hemen kızmayın, küsmeyin; TOFAŞ’ı Bursa’ya getirenlerin bir kısmı bile ‘Şimdi aklım olsaydı, Eskişehir’i önerirdim’ dediğini biliyoruz.

****

Uzun süredir TOFAŞ’ı görmemiştim. Şirket yöneticileri Bursalı bir grup gazeteciyi davet ederek, kurumu gezdirdi.

Önce Erdal Şimşek’ten harika bir sunum dinledik. Sonra fabrikayı gezdik, araçların üretim sürecine tanıklık ettik.

****

Teknik ayrıntıları geçelim, Erdal Şimşek’in otomotivle ilgili verdiği bazı sayıları paylaşmak istiyorum.

Dünya çapında geçen yıl 106 milyon araç üretildi. Bu yıl 65-70 milyon olacağını düşünülüyor.

1969 yılında kurulan TOFAŞ 1970 yılında üretime başladı. Şimdiye dek 7 milyon araç üretti.

Yıllık üretim kapasitesi 420 bin…

6 bin çalışan var, geçen yıl TOFAŞ 264 bin araç ortaya çıkardı. Türkiye’deki toplam otomotiv üretiminin yüzde 20’si TOFAŞ’a ait…

****

Sunum sırasında söz aldım, TOFAŞ’ın Bursa’ya sosyal sorumluluk ve destek anlamında daha çok katkı vermesi gerektiğini söyledim.

Evet, TOFAŞ Fen Lisesi’ni yaptılar, teşekkür ederiz.

Anadolu Arabaları Müzesi (Görmediyseniz gidin görün, Yıldırım-Namazgah’a çok yakın) güzel bir kazanım bu kent için…

TOFAŞ Basketbol takımı da bu kentin gurur veren markalarından biri…

53 yıldır Bursa’nın havasını, suyunu (Ki Erdal Bey yoğun şekilde kullandıkları yeraltı sularının tükenmekte olduğunu, su tüketimini azalttıklarına söyledi) kullanan, vergisini bu şehre vermeyen TOFAŞ’ın kazandığı milyar dolarlar düşünüldüğünde bu şehre çok az katkı verdiğini söylemek abartı olmaz sanırım.

Bir raylı sistem projesini üstlense veya 5 bin dersliğe ihtiyaç olunan bu şehre o derslikleri yapsa, nasıl olur?

İletişim Direktörü Arzu Yazgan’a da buradan talebimi iletmiş olayım.

Gezi için de başta Dr. Murat Kuter, Mert Aybars olmak üzere ilgililere teşekkür ediyorum.

BURSABUÜ’de yeniden yapılanma

BURSAUludağ Elektrik’ten enerjik tüyolar

BURSANilüfer’e ‘özel’ ödül

BURSAKorkutan anlar! Bir anda alev aldı

BURSABahar ayları onlara yaradı…

BURSABursa’da o fabrikalara şok baskın!

s

Gönder    

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Bitmeyen dava!..

BURSABUÜ’de yeniden yapılanma

BURSAUludağ Elektrik’ten enerjik tüyolar

BURSANilüfer’e ‘özel’ ödül

HIZLI YORUM YAP

Anasayfa/DÜNYA/Gazze’de insanlığı yok ediyorlar!

Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2023 19:02

Gazze’de insanlığı yok ediyorlar!

Yayın: 19.10.2023 17:56 – Güncelleme: 20.10.2023 19:02

Gazze’de insanlığı yok ediyorlar!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Dünya bu denli ağır zulmü ve bu denli insanlık utancını daha önce hiç yaşamış mıdır bilmiyoruz. 

Gözü dönmüş siyonistler şu an şu dakika bile çocuk, bebek, yaşlı, hasta, kadın demeden sivilleri katlederken, dünyanın ne kadar rezil bir yapıya büründüğü de bir kez daha ortaya çıktı. 

Dünyanın gözü önünde insanlar katledilirken, dünya katillerin yanında saf tutuyor. 

Siyon-Haçlı İttifakının Ardında Gizlenenler

Kimse müdahale etmedi etmeyecek de. 

Korku ve para öyle bir sarmış ki dünyayı, vahşeti seyrediyor herkes. 

Siyonistler yine kan kusuyor, yine parayla ve güçle insanlığı da dünyayı da kendine esir ediyor. Bu düpedüz Haçlıların modern çağ vahşiliği. 

Bir insanlık trajedisi olarak tarihe geçen bu kanlı ittifak, belki de insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden birini oluşturuyor.

Medinidünya diye pazarladıkları dünyanın orta çağ karanlığındaki vahşi ve küflü bir zihniyetin kamuflajı olduğunu her defasında görüyor. İliklerimize kadar hissediyoruz. 

Batı dediğimiz geçmişi karanlık, kan, zulüm ve insanlık dışı ne varsa hepsini barındıran Haçlı zihniyeti ve siyonizm, modern zamanlarda da aynı vahşeti aynı zulmü sürdürmekte kararlı. 

Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya uzanan bu karanlık geçmişte, ne kadar çok insanın hayatını kaybettiğini bile bilmek zor.

Tüm bunlar, siyonizm ve batının kirli çıkarları ve menfaatleri için yapılıyor.

Düşünün, sözde ‘eşitlik’ ve ‘özgürlük’ adına neler yapıldığını.

Demokrasi ve insan hakları söylemlerinin ardına saklanılarak nasıl zulümler gerçekleştirildiğini.

İşin garibi, tüm bu zulümler kendi koydukları yasaları bile çiğneyerek yapıldı.

Bir zamanlar kendi aralarında bile ayrımcılık yaptıkları, birçok topluluğa zulmettikleri bir gerçek.

Ancak zamanla, bu zulmü diğer kültürlere ve topluluklara karşı da genişlettiler.

Ve maalesef, bu zulüm dur durak bilmeden devam ediyor.

Peki;

Tüm bu zulümlerin arkasındaki asıl sebep ne?

Sadece toprak ya da güç mü?

Yoksa bir ideoloji, bir inanç sistemi mi?

Bu soruların cevabını belki de asla tam olarak bilemeyeceğiz.

Ancak bir şey kesin: bu ittifakın yarattığı zulüm ve acı, birçok masum insanın hayatını kararttı.

Gelinen noktada, bu zulme dur demek ve tarihin bu karanlık sayfalarını aydınlatmak için sesimizi yükseltmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, tarih kendini tekrar eder. Ancak tarihi unutmaz ve ondan gereken dersleri çıkarmazsak, aynı zulmü aynı oyunları yaşamak durumunda kalırız. 

Ve bu trajedilerin zulmün akan kanların yiten canların bir daha yaşanmaması için, tüm dünya bu konuda bir araya gelmeli.

 Gazze’nin Dramı ve Kıyamet Görüntüleri

Ekranlarımıza yansıyan bu görüntüler, apokaliptik bir sahneyi anımsatıyor.

Büyük şair Mehmet Âkif Ersoy’un “Bu gecenin sabahı yok mu?” sorusunun ağırlığını hissediyorsunuz, değil mi?

Oyuncular, sahneler, aktörler değişiyor; ama dram aynı.

Masumiyetin gözyaşları akarken, sanki dünya, acının sesine karşı kulak tıkıyor.

Gazze, tarihinin en trajik dönemlerinden birini yaşıyor; yalnız, ama onurlu.

Ekranlarda canlı yayında bombaların oluşturduğu dehşet…

Ve;

Bu bombaların altında kalan sadece masum Gazze halkı değil; aynı zamanda bu zulme sessiz kalan tüm insanlık tüm dünya.

Direnme ruhu denen şey, Gazze’de her köşe başında karşımıza çıkıyor. Bu kahraman halk, topraklarına olan bağlılıklarını her şeyin üzerinde tutuyor.

Belki de bu çağın en gerçek kahramanları onlar.

Ve belki de bu yüzden, dünyanın süper güçleri olan ABD ve Avrupa’nın etkisindeki bazı güçler, bu direnişi kırmakta zorlanıyor.

Bir zamanlar batının büyük zulümlere maruz kalan Yahudi halkının, şimdi o Batı’dan değil de Müslümanlardan intikam alıyor olmasını düşündünüz mü hiç?

Bu bölgede Müslüman ülkeler kendi iç meselelerine dalmış, halkları ise başları öne eğik.

Ama orada bir Kassam var; direniyor ve tüm insanlığa umut oluyor, vahşete destek olan dünyaya rağmen direniyor.

Bu direnç, bu inanç bu iman gücü ve bu kararlılıkla, Gazze’deki aslanlar belki de dünyanın vicdanını sorguluyor.

 Uykuda olma halimiz devam ediyor gibi görünse de aslında meselelerin derinlerinde çok başka şeyler dönüyor.

Her zaman derim ya, devran dönüyor ve her şeyin bir sebebi var.

Bu kadar kolay mı İsrail’in her dediğini yapmak, MOSSAD ve diğer faktörlerin karşısında dik duramamak?

Sanmayın.

Arka planda devam eden bir çıkar çatışması var ve ne yazık ki İslam dünyası bu oyunun içerisinde, tam da oyunun ortasında.

Ancak, sokaktaki vatandaş Kudüs meselesine duyarsız mı?

Tabii ki hayır!

Müslümanlar, Kudüs meselesine yürekten bağlı ve bu konudaki duyarlılığını her fırsatta gösteriyor.

Kudüs’ün İslam tarihindeki yeri apayrı.

Hazreti Ömer’in Kudüs’ü fethetmesi, İslam medeniyetinin altın yıllarını başlatmış, fakat Haçlı Seferleri bu medeniyetin kalbine hançer gibi saplanmıştı.

Yıllarca süren bu istila, Selahattin Eyyubi’nin efsanevi zaferiyle sona erdi.

Ve şimdi, tarih boyunca defalarca yaptığımız gibi, bir kez daha Kudüs ve Filistin için ayağa kalkma zamanı.

Uyuyor gibi görünsek de, tarih bize gösteriyor ki; en derin uykularımızdan bile uyanarak, tarihe altın harflerle yazılan zaferlere imza attık.

Unutmayalım ki; yüz yıllık uykular bile bir gün sona erer.

Gazze, tüm İslam aleminin kalbinde ayrı bir yere sahip bir toprak.

Burada yaşanan acılara sessiz kalmak, tüm Müslümanların ortak sorumluluğunu yerine getirememek anlamına geliyor.

Gelin, Gazze’nin feryatlarına kulak verelim, onların yaşadığı acılara sessiz kalmayalım. 

Çünkü unutulmuş bir kıyametin sorumluluğunu taşımak, insanlık olarak hepimize ağır bir yük bırakacaktır.

DÜNYAÇin İsrail’i haritadan sildi!

DÜNYAPentagon soruları yanıtlayamadı!

DÜNYAGazze’de kahreden tablo!

DÜNYA26 kez bıçakladı, suçsuz olduğunu iddia etti!

DÜNYADehşet verici olay! 70’ten fazla ceset…

DÜNYADışişleri Bakanlığı’ndan hastane saldırısına kınama!

Sıradaki haber:

Bitmeyen dava!..

DÜNYAÇin İsrail’i haritadan sildi!

DÜNYAPentagon soruları yanıtlayamadı!

DÜNYAGazze’de kahreden tablo!

HIZLI YORUM YAP

Bursa’dan, Türkiye’den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün haberlerin adresi www.enbursa.com’da; yayınlanan haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Aykırı işlem yapan kişi/kişiler için yasal başvuru hakkı saklı tutulmaktadır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan kişiler sorumludur. Enbursa.com basın ahlak ilkelerine uygun olarak yayın yapmaktadır. Bu site AA ve İHA  abonesidir. enbursa.com’u tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.

SAYFALAR

BÜLTEN ABONELİĞİ+

Bu web sitesinden haber ve ebülten almak istiyorumBİZİ TAKİP ET

© Copyright 2022 enBursa Haber.

Loading