Bursa’da tarım toprakları üzerinde beton bloklar yükseliyor.
Yerel yöneticilerin göz yumması nedeniyle her köşede, özellikle Nilüfer’de kaçak fabrikalar yerden mantar biter gibi bitiyor.
Batı OSB olarak kurulan ama izin alamadığı için arkadan dolanarak adını sözde TEKNOSAB yaparak, şehrin batıya açılan kapısına devasa sanayi bölgesi konduran İbrahim Burkay ve ekibi, yeni sanayi bölgeler kurulması için adımlar atmaya devam ediyor.
Şehrin önde gelen yöneticilerini toplayıp neden yeni sanayi bölgeleri kurulması gerektiğini anlatıyor ancak artan nüfusun içme suyu ihtiyacı, şehrin ulaşım, hava kirliliği sorunlarına yol açabileceğinden hiç söz etmiyor.
İki toplantısına ben de katıldım, “Bursa’nın yüzde 44’ü orman arazisi. Ne işimize yarıyor?” gibi saçma bir tezi bile savunmaya kalkabiliyor, bu şehrin akil insanları “Sen ne diyorsun başkan?” demiyor!
***
Bu köşeden pek çok kez kendisine yanıt verdim; Almanya ile Türkiye’nin sanayi alanlarının metre karesini karşılaştırmak yerine nereden bulduğunu bilemediğimiz verilerle Almanya ile Bursa’nın sanayiye ayrılan topraklarının büyüklüğünü karşılaştırma yanlışlığını eleştirdim.
Bir şehirle bir ülke karşılaştırılamazzzzz.
****
En nihayetinde Bursa’nın vicdanı kuruluşlardan biri olan BUSİAD, Bursa Sanayiciler ve İşinsanları Derneği esaslı bir yanıt verdi Burkay’a…
BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar, kafadan atarak değil resmi verilere dayanarak anlatılanların palavra olduğunu kanıtladı.
BURSA MUTABAKATI NEDEN OLMASIN?
‘Bursa Mutabakatı’ adı verilen ‘Sanayi, Tarım ve Turizm ile Gelişen Bursa’ başlığıyla sunulan vizyon raporundaki sayılardan küçük bir bölüm bilginize sunayım.
Almanya’nın toplam yüzölçümünün yüzde 50’si tarım alanı, Türkiye’nin ise yüzde 30’u…
Tarım alanı bakımından Bursa, Türkiye ortalamasının biraz üzerinde yüzde 33.96…
Anlayacağınız ‘Bizi şiddetle kıskanan Almanya’ bizim gibi tarım topraklarını sanayiye kurban vermedi.
****
Burkay’ın işe yaramaz gözüyle baktığı nefes borumuz, su kaynaklarımız orman alanları konusunda Türkiye ve Almanya hemen hemen aynı yüzde 30 civarında…
Bursa ile Almanya karşılaştırmasının mantıklı olmadığını yazıp duruyordum. Bakın BUSİAD ne diyor:
“Almanya’da organize sanayi bölgesi kavramı olmadığından Tablo-3’teki Almanya verileri ile illerimizin ve Türkiye’nin verileri kıyaslanamaz. Belirtilen 624.421 hektarlık alan tüm Almanya için tahsis edilmiş sanayi ve ticaret alanını göstermektedir (Bkz. EK-4). Günümüzde kullanılmakta olan sanayi ve ticaret alanı ise aynı ekte belirtilen 383.890 hektarlık alan olup bu alanın tarım, orman, çayır, mera ve su alanları dışında kalan alana kıyasla oranı yüzde 7,43’tür. Buna eşdeğer Bursa sanayi alanı ise aynı tabloda yer alan 9.440 hektar (Bkz. EK-2) alan olup yine aynı alanların dışında kalan alana kıyasla yüzdesi yüzde 6,12’dir.”
****
– Türkiye’nin meskûn mahal ve sanayi alanı (yüzde 20,87) Almanya’nın sahip olduğundan (yüzde 14,46) üçte bir daha fazladır. Benzer koşullar sağlandığında Almanya’ya göre daha fazla üretim olanağına sahip olabiliriz. Ülkemizin diğer şehirlerinin de en az Bursa’mız kadar gelişmesini sağlayacak politikalar geliştirilip uygulamaya konulmalıdır.”
****
BUSİAD raporunda önemli bazı ayrıntılar daha var. İbrahim Burkay, bu kentin tümünün bir sanayi bölgesi olması için uğraşırken, o raporda şu bilgilere yer verildi:
“Bursa’da toplam 13 karma, 4 ihtisas olmak üzere 20 organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Bu sanayi bölgelerinin 8 tanesi Nilüfer, 4 tanesi İnegöl’de, ikişer tanesi Mustafakemalpaşa ve Kestel’de birer tanesi ise Gürsu, Osmangazi, Yenişehir ve Karacabey’de yer almaktadır.
2022 Haziran verilerine göre bu 20 organize sanayi bölgesindeki kalan parsel yüzdesi yüzde 29’dur.”
Sanayi bölgelerinin neredeyse üçte biri boş yani…
Vicdanlı sanayicilerin örgütlenmesi olan BUSİAD, kendisi, çocuğu, torunu burada yaşayacak olan işinsanlarına şu çağrıda bulunuyor:
“Bursalı sanayici ve işinsanlarımız yatırımlarını yaparken tarım ve orman alanlarının korunmasına özen göstermeli, ülkemizdeki diğer uygun şehirlere yatırımlarını kaydırma konusunda politikalar oluşturmalıdır.”
****
Bu yazının dipnotu: Buğra Küçükkayalar sunumunda birkaç kez “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu (5043), Orman Kanunu (6831) gibi etkin kılınmalıdır” dedi. İşte yapılması gereken tam da budur. Bunu bir işinsanı örgütünün başkanının söylemesi de ayrıca alkışlanmalıdır.
