Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Eski Türkiye’ye kurban olasınız!

Eski Türkiye’ye kurban olasınız!

Bütün iddialarının altında kaldılar.

Ne söyledilerse tersi çıktı, tarih, coğrafya onları yalanladı.

Eskiye attıkları çamur yıllar sonra döndü dolaştı yüzlerine bulaştı.

****

Şimdi size, Van Erciş’te depremi yaşamış birinden gelen iletiyi paylaşmak istiyorum:

Ben 24 Kasım 1976 memleketim Van Erciş’te öğretmen olarak görev yapıyordum. Aynı zamanda o günün en büyük gazetelerinden Günaydın gazetesinde bölge muhabiri olarak görev yapıyordum. Deprem Saat 12.23’de dipten gelen bir büyük sarsıntı ile yıkıldık. Hatta o gün nöbetçi öğretmen bendim. Nöbetçi öğrenci yanlışlıkla 12.30’da zili çalacağına 5-6 dakika önce zili çalınca tüm öğrenci ve öğretmenler teneffüse çıkıldı.

Bahçede bu zilin erken çalınması konusunu öğretmen arkadaşlarımız ve müdürümüzle tartışıyoruz. O günlerde de beslenme eğitimi ile ilgili yanlış uygulamayı da tartışıyoruz. Çünkü ailevi durumu olanlar abartılı yiyecekler getiriyor, durumu iyi olmayanlar beslenme denmeyecek kadar ekmek zeytin gibi yiyecekler getiriyordu. Tabi biz öğretmenler bu beslenmeleri ortak bir yerde birleştirip grup halinde yenilmesini sağlamaya çalışıyorduk. Durumu iyi olmayan aile çocuklarını görünce üzülüyordum. Bir arkadaşımla da hem bahçede yürüyor hem de konuşuyorduk söze katılan arkadaşım, ‘Bu böyle yürümez biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar dediği saniyeler içinde dipten 7.5 şiddetinde bir deprem ile biz yere yıkıldık. Kalkmamız mümkün değildi. 20 saniye süren depremde tüm öğrenciler yerlerde, teneffüs zilini erken çalmasından dolayı tüm öğrenciler bahçedeydi. Ama yerlerde çığlık çığlığa bağırıyor çocuklar. Deprem sarsıntısı sürekli devam ederken ayağa zorla kalkıp, okul duvarı dibine sığınan çocukları daha güvenli bahçe ortasına almaya çalıştık. Güneşli olan hava aniden toz duman oldu. Aileler çocuklarını almaya geldiler. Ben ailemin durumunu öğrendim, durum iyi. Ama minareler evler gözümüzün önünde bir bir yıkıldı. Sokaklar kıyamet günü gibiydi. Babam ilçede fotoğrafçıydı. Hemen dükkâna gidip fotoğraf makinamı ve bolca film alarak depremle ilgili fotoğraflar çekmeye başladım. Ve bir taraftan da postane doğru koştum.

Postane önünde büyük kalabalık vardı ama hatlar çalışmıyordu. Depremin üzerinde yarım saat geçmişken çok iyi konuştuğumuz postane görevlisine acilen beni Ankara’ya bağlamasını söyledim. Bir süre sonra bağlantı sağlandı. Günaydın gazetesi merkezde görev yapan Can Pulak, muhabir Olay Tan ile irtibat kurdum. 30 dakika içinde o günün şartlarında manyetolu telefonla tüm Türkiye depremden haberdar oldu. Bu depremde Erciş, Özalp, Muradiye, Çaldıran ve Diyadin’den çok acı haberler geliyordu. Aracımla Muradiye, Çaldıran istikametine gitmeye karar verdim. Erciş, Muradiye arasında asfaltta kırılmalar vardı. Zor bela Muradiye ve Çaldıran’a ulaştım. Olay Tan ile Can Pulak ve bir grup muhabir, bir gün sonra Van’a gelerek otele yerleştiler. Haber koordinasyonumuzu kurduk. Deprem bölgesinden grup olarak haber yapmaya başladık. Haberlerimiz üzerine bir gün sonra Süleyman Demirel deprem bölgesine geldi. İncelemeler yapıldı. Az daha unutuyordum. Asker depremde 20 dakika içinde her yerdeydi. Ellerinde kazma kürekleri hızla çalışıyorlardı. Bir gün sonra her yerden çadırlar ve yardımlar gelmeye başladı (6 Şubat 2023 depreminin 16. Günündeyiz. Bölgedeki en büyük sorun çadır yokluğu. Yüksel Baysal). Hatta bu yiyecek kamyonunu ve çadırları bir imamın evine boşaltırken yakaladım. Bunun haberini bile yapmıştım. Daha sonra Rahmetli Bülent Ecevit bölgeye geldi. İncelemeler yapıldı. Hızlı müdahaleler yapıldı. Kısacası Eski Türkiye’mi  özlüyorum.”

*****

Bunu yazan Boyoğlu, 2011 yılında Van Erciş’te meydana gelen depreme ilişkin de şu notu gönderdi:

Erciş’te meydana gelen büyük depremde annem de zor kurtuldu. Onlarca akrabamızı kaybettik.  Şehir merkezinin büyük bölümü yıkıldı. Ancak aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen çarşı hala yarım yamalak. Yıkılan merkez cami, çarşının ortasında hemen yapıldı. Esnaf çok mağdur. Yıkılan dükkanlar tamamlanamadığı için dükkân yok. Olanlar da fahiş fiyatlarla kiraya veriliyor. Sokaklar berbat durumda. Uzun süre Erciş kaymakamlığı ve kayyum belediye başkanı da doğru dürüst bir çalışma yapmadığı için şehrin bir bölümü yapılamadı. Acaba 10 şehirde meydana gelen depremin hasarı bir yılda nasıl giderilecek merak ediyorum.  2011-2023. 12 yıldır bir Erciş Çarşısı bitirilemedi. Çok üzgünüm.”

ASKER NEDEN SAHADA OLMALIYDI?

Türkiye’nin en örgütlü ve emir-komuta zinciri içinde hareket edebilecek gücü Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.

Deprem gibi kaosun yaşanabileceği ortamda askerin sahaya inmesi sadece fizik güç anlamında değildir.

Elbette güvenlik de önemlidir ama daha önemlisi istihkam birliklerinin elindeki malzemelerdir.

****

1999 depreminde önemli bir askere, Gölcük Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı, Emekli Tümamiral Mustafa Özbey’e kulak verelim:

Depremin merkezinden 50-100 metre uzakta bir evde karşıladım depremi. Ayağa kalktığımda Donanma binası yoktu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken saat 06.00’da Ordu Komutanı Çevik Bir’in helikopteri havada göründü. Donanma komutanı ile Çevik Bir Barbaros gemisine gitti, Ankara ile Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile temas kurdular durumu anlattılar. Süreç böyle başladı.

03.02’de Kandilli’den deprem bilgisi geldiğinde Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş devreye girdi. 1.Ordu Komutanlığı’na EMASYA planı gereği harekete geç emrini verdi. TSK bu olaylardan sonra harp sırasındaysa Harp Ceridesi tutulur. Bu olayda da afet ceridesi tutuldu. Anılarımdan değil oradan aktaracağım.

03.20’de 3’üncü ve 15’inci kolordular buraya müdahale için görevlendirildi. 15. Kolordu, 1. Tugay Komutanlığı’nın Sakarya bölgesinde, 3’üncü kolordunun ise 03.30’da İstanbul’a harekete geçtiğini kayıtlara geçirmişler.

05.00’de Ankara’da Kara Kuvvetleri personeli acil olarak karargâha çağrıldı. Bu grubun adı Tabii Afet ve Değerlendirme Merkezi’ydi. Aynı dakikalarda pilotlar ile askeri hastane personeli de görev başına çağrıldı.”

****

Bu yazının dipnotu: Ne yazık ki elde yeterince asker de bırakmadı AKP iktidarı… 1 milyon kişilik TSK’nın sayısını 300 bine indirirseniz, deprem bölgesine gönderecek asker bulamazsınız. Kıbrıs’tan asker transfer etmek zorunda kalırsınız. Nereye baksan yanlış, nereye dokunsan kötü…

Loading