Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Üzerinde ölüm yorgunluğu olanlar aramızda!

Üzerinde ölüm yorgunluğu olanlar aramızda!

Sivas’ta yakılan ozanlarımızdan Behçet Aysan, “Yok başka cehennem, yaşıyorsunuz işte” sözleri sanki 10 şehrimizde yaşananları özetlemiyor mu?

Meral Akşener’in dediği gibi 15 Temmuz’da millet devleti sokaktan toplamıştı. 6 Şubat’ta ise bu kez aynı millet enkaz altından çıkardı devleti…

BANA İĞRENÇLİĞİN FOTOĞRAFINI ÇEKER MİSİNİZ?

Bana bu dönemin iğrençliğinin fotoğrafını çekebilir misiniz deseler, AKP eski milletvekili kadının Ekrem İmamoğlu’na provokasyon amaçlı söylediği “İngiliz uşağı defol” sözlerini gösterirdim.

Bu sözler yardım götüren Ekrem İmamoğlu yerine Tayyip Erdoğan veya bakanlara söylenseydi, acaba ne olurdu?

Derdest edilip içeri tıkılmaz mıydı?

****

Ayrıca orada sadece İmamoğlu mu vardı?

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş başta olmak üzere pek çok AK Partili belediye başkanı da orada değil miydi?

Onlar da şov için mi gelmişlerdi?

Gazeteci arkadaşımız Metin Eskin’in sözüyle bitireyim bu bölümü:

Bu nefes alan ve konuşabilen organizmayı unutmayacağız!”

ÜZERİNDE ÖLÜM YORGUNLUĞU OLANLAR!

İktidarın kendisi ve yandaşları esaslı bir özeleştiri yapıp, “Eksikliklerimiz oldu, hazırlıksız yakalandık, bu kadar felaket beklemiyorduk, geç müdahale ettik” demek yerine, eleştirenleri, bölgede yakınlarını kaybedenlerin feryatlarını ekranlara, gazetelere taşıyanları linç etmeye çalışıyorlar.

Orada yaşanan olumsuzlukları Bursalı iki gazetecinin tanıklığıyla aktarayım.

Bursa Tanık muhabirleri Zehra Değirmencioğlu ile Sibel Kahraman’ın afet bölgesinden izlenimlerine şöyle başladılar:

Otogarda gazeteci olduğumuzu öğrenince bizimle konuşan Seda Hanım, depreme Adıyaman’da yakalanmış. Gaziantep üzerinden İstanbul’a gitmeye çalışıyor. Evi yıkılmamış ama yaşanacak gibi de değilmiş. İlk sözleri ise ‘Kurtulduğumuza hiç sevinemiyoruz.’ oluyor. Seda Hanım depremin ilk günlerinde enkazlardan seslerin geldiğini, hareket eden eller görebildiklerini söylüyor. Ancak bölgeye arama kurtarma ekiplerinin gitmemesi nedeniyle hem sesler duyulmaz olmuş hem de eller artık hareket edemez hale gelmiş. İnsanların göz göre göre can verdiğini aktarıyor.

****

Seda Hanım, imkansızlıklar nedeniyle yerde biriken suları içtiklerini, ellerini yıkadıklarını anlatıyor. ‘Üzerimizde ölüm yorgunluğu var’ diyen Seda Hanım şunları söylüyor:

‘Söyleyeceğim tek şey yanlış bilgilendirme yapıyorlar. Erzak vesaire göndermeyi bıraksınlar, sadece profesyonel ekipler gönderilsin. Çünkü Adıyaman milleti yok oldu, insanlar öldü. Sebebi de sadece bir hilti başı, kesme bıçağı, birkaç alet edevat olmamasından dolayı. Bir tane aileyi çıkarmaya yardımcı oluyoruz. Dozerin önüne atladık, yukarı kaldıracak sadece. Adam birinden çalmış kendi ailesini kurtarmaya gidiyor. Abla çık ezerim seni diyor. Böyle bir ortam var inanabiliyor musunuz.”

****

İşte gazetecilerin anlattığı ortam bu…

Ortada yalan yok, kurgu yok. Gerçeği bütün çıplaklığıyla önümüze koyuyorlar. Bu dönemin gerçek fotoğrafını çekiyorlar.

Zaten gazetecinin görevi çağının tanığı olmak, tarihin taslağını çıkarmak, topluma ayna tutmak değil midir?

 “Hokkamı dilenci çanağı, kalemimi iktidar değneği yapmayacağım” diyenlere selam olsun!

****

Bu yazının dipnotu: Enbursa.com’un patronu Emin Adanur, bölgeye iş makineleri gönderirken Yayın Yönetmenimiz Cennet Cankılıç afet bölgesine gitti. İki şapkası vardı Cankılıç’ın… Biri gazeteci, ötekisi Yörük Türkmen Derneği yöneticisi… Birinde çorba dağıttı, ötekisinde mesleğini yaptı.

YARDIMLAR!

Bursa’dan yüzlerce kuruluş deprem bölgesine yardım malzemesi götürdü, gönderdi.

Hepsinin yüreğine sağlık ama Sınav Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin Bingöl’ün açıklaması bence en dikkat çekicisiydi:

Muradiye’de bulunan Kız Öğrenci Yurdumuzda bölgeden gelecek depremzedeleri misafir edeceğiz. Ayrıca öğrenciler için de bir karar aldık. Depremin vurduğu 10 ilden Bursa’ya gelecek ailelerin çocukları Bursa Sınav Eğitim Kurumlarının tüm kampüslerinde bu dönem ücretsiz olarak eğitim görebilecek.”

Loading