Ana Sayfa Yüksel Baysal - Serbest Yazılar Yanı başımızdaki Kapadokya!

Yanı başımızdaki Kapadokya!

Hafta sonunu bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Bursa Muşlu İşadamları ve Sanayiciler Derneği’nin davetlisi olarak Afyon’daydık.

Özgül Termal Otel’de iki harika gün geçirdik.

Bursa’da üreten, ihracat yapan, bu kentte katkı koyan Muş doğumlu iş insanlarını tanıdık.

Birinci akşam onlar kendilerini anlattılar, ikinci akşam Necati Kartal ile birlikte iş insanlarına sunum yaptık.

****

Buluşmada kürsüye çıktığımda önce kendimden söz ettim.

Muş kökenli genç bir iş insanı Emin Adanur’un sahibi olduğu enbursa.com çalışanı olduğumun altını çizdikten sonra 30 yıllık arkadaşım Gıyasettin Bingöl’ün Muş doğumlu olduğunu söyledim.

Sonra en çok eleştiri aldığımız konuyu anlattım:

Ben bir köşe yazarıyım. Bizim meslekte haber nesnel, tarafsız olur ama yorum hürdür, özgürdür. Yazılardan sonra arayanlar ‘Nasıl tarafsız gazetecisiniz?’ diye soruyorlar. Hayır diyorum tarafsız değilim, senin nasıl yorum yapma özgürlüğün varsa, benim de var, olay budur.”

Gazeteciliğin tarihine değindim birkaç cümle ile…

1630 yıllarda Fransa’da başladı ilk ciddi gazetecilik… Paris’te mal satmak isteyenlerle, taşradan gelenlerin buluşmasını sağlamak için bültenler yayınlanmaya başlandı. Sonra bu ilanların içine dedikodular da girdi. İşte o yıllarda başlayan gazetecilik tıpkı matbaa gibi geç geldi, 200 yıl gecikti.

Devletin 1831 yılında çıkardığı resmi gazetenin adı Takvim-i Vekayi’ydi. Türklerin çıkardığı ilk özel gazete için ancak 1860 yılını beklemek lazımdı.

****

Necati Kartal harika bir sunum yaptı. Sol-sağ kavramlarının anlamlarını büyük ölçüde kaybettiğini belirttikten sonra değerler, meşruiyet, sivil toplum ve devlet ilişkisi üzerinden siyasal alanı tanımladı.

Sol düşüncenin ana ilklerinin ‘Sosyal koruma, adalet ve özgürlük’ olduğunu, buna karşılık sağ düşüncelerinin temelinde şunları yer aldığını söyledi: ‘Geleneklere sadakat-bağlılık, devlet otoritesi, din üzerinden yürüyen kutsallık!’

Necati Kartal özetle dedi ki, Demokrat Parti ilk yıllarda (Solcu Sabiha-Zekeriya Sertel, Mehmet Ali Aybar bu partiyi destekledi), ANAP’ın 983-87 döneminde (Dört eğilim), Demirel’in 1991 sonrasında (Aziz Nesin, ‘Bir darbe daha olursa Demirel komünist olur’ dediği yıllarda) ve Tayyip Erdoğan 2003 yılında solun alanına girdi, (Özgürlük, demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği gibi) buradan meşruiyet kazandı, oy aldı.

Sol ise sadece 1974 Kıbrıs harekâtı sırasında sağın alanına girdiğini, CHP’nin yüzde 42 oy aldığına dikkat çekti.

O söylemedi ama ben ekleyeyim, Kemal Kılıçdaroğlu da sağın alanına girerek oradan meşruiyet ve oy almaya çalışıyor, partisindeki bazı dar kafalılara rağmen…

****

Sonra bir öğretim üyesi arkadaş psikoloji konusunda ilgi çekici bir sunum yaptı.

Ayhan Durgun başkanlığındaki MUSŞİAD üyeleri ilgiyle dinledi, sorular sordu.

Verimli bir toplantı oldu.

****

Bu yazının dipnotu: Bu geziye bizi davet eden MUŞSİAD Başkanı Ayhan Durgun’a, bizi bir araya getiren Prof. Dr. Abdullah Işıklar’a, yolculuğumuz sırasında bizi yalnız bırakmayan iş insanı Medeni Selçuk’a, gazeteci arkadaşlarım İbrahim Erdoğan, Necati Kartal, Bülent Civanoğlu, Atilla Sağım, Bilal Kayaaltı ve Ömer Aydoğdu’ya teşekkür ediyorum.

YOLUNUZU AFYON’A DÜŞÜRÜN AMA SADECE KAPLICA İÇİN DEĞİL!

Cumartesi günü öğleden sonra Afyon merkezdeki tarihi evleri dolaştık. Ardından da Atilla Sağım ile birlikte 710 basamaklı Afyon Kalesi’ne çıktık. Diğer arkadaşlar tarihi bölgede tur attı…

Pazar günü ise erkenden yola çıktık, Türkiye’nin her yerini çok iyi bilen Ömer Aydoğdu sayesinde yanı başımızda bulunan müthiş doğa olayının içinde dolaştık.

Anadolu Gazeteciler ve Spor Yazarları Derneği Genel Başkan İbrahim Erdoğan, başlığı verdi: “Yanı başımızdaki Kapadokya!”

Gerçekten de öyle…

Frigya vadisinin içinde peri bacalarını gördük, içinde gezdik.

Cem Yılmaz’ın ünlü filmi Arog’un çekildiği alanı turladık.

Ne yazık ki bu filme rağmen Afyon-Döğer civarındaki bu muhteşem doğa olayı bilinmiyor.

Kapadokya’ya her yıl on binlerce yerli yabancı turist giderken, Afyon’un bu özelliğini komşu kent insanlarının bile bilmiyor olması kimin eksikliği acaba?

Burada bir kez daha ilan edeyim, Afyon sadece bir kaplıca kenti değildir.

Loading