Yüksel BAYSAL

Avrupa'nın radikalleriyle Türkiye'nin uçları "Kazanmak" konusunda anlaştı mı? Yapılan kışkırtmalar "Evet" "Hayır" için bir manivela gibi kullanılmıyor mu?

Her darbe döneminde olduğu gibi 15 Temmuz kontrollü darbesinden sonra da akademisyenler üniversiteden atıldı. Onların içinde Bursa'dan da bir isim vardı, Bursa Senfoni Orkestrası Keman Sanatçısı Filiz Özsoy...Bu atılmalar vicdanları yaralarken CHP Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca bu karanlık dönemde bir hukuk zaferi kazandı.

Bütün darbeciler darbeden sonra kendi anayasalarını yaparlar. 15 Temmuz'dan sonraki süreç benzeri değil mi? Evet ve hayır anayasal bir tercih olarak kabul edilmeyecek mi?

Akıl fukaraları kirli dilleriyle toplumu zehirliyorlar! Bazı insanlara zeka yakışmıyor olmalı ki, Allah onlara bir gram bağışlamamış! Onun için bu ülkede pek çok insan ön kabullerinin esiri, tutsağı, kölesi olarak yaşıyor. **** Son günlerde, her yerden şehit haberleri geliyor, bizim topraklarımızdan terör, komşu topraklardan şehit kanı fışkırıyor. Ölümler, katliamlar, kıyımlar üst üste yığılıyor; adeta kanlı tarihin içinden geçip gidiyoruz geleceğe… İktidar ve yandaşları sorumluluk üstlenmek yerine parmaklarıyla başkalarını işaret ediyorlar. Ve kirli dillerini ötekilerine yöneltiyorlar, utanmadan, sıkılmadan…

Efendilerine hizmet eden tetikçi gazeteciler (!) Türk kadını Mustafa Kemal Atatürk'ün değerini yeterince biliyor mu? Bursa Düşünce Kulübü yeni döneme hazırlanıyor.

Bugün sözü Sezen Aksu ile G. Orwell'e bırakmak istiyorum. Gazetecilik mesleğinin bugünkü fotoğrafını en iyi onlar dile getirdi.

Siyasal İslamcılar ile Kürtçülerin, Mustafa Kemal Atatürk, ulus devlet ve cumhuriyetle dertleri var. Oysa bunların dertleri, amaçları başka!

Musul-Irak, Suriye'ye benzemez. Şam'da cuma namazı kılamadınız ama Musul'da ülkenin cenaze namazını kıldırırsınız!

12 Eylül'ün 36. yıl dönümü. Türkiye'nin açık cezaevine çevrildiği darbe döneminden çıktık ama bir türlü özgür olamadık. Olağanüstü Hal ilanıyla birlikte 12 Eylül'ün karanlık döneminde çok daha olumsuz bir tablo var karşımızda.

Tetikçi ile gazeteci, muhbir ile muhabir arasında fark vardır. Son günlerde görüyoruz ki, bu kavramlar birbirine karıştı. Gazeteciliği ihbarcılık sananlar türedi. Bir de başkaları adına tetikçilik yapanlar var. Sözüm meclisten dışarı siz onların kim olduğunu iyi biliyorsunuz!

Uzun süredir, iktidarın ve onun parayla kiralanmış bazı medya soytarılarının hedefindeydi Meral Akşener! Darbe sonrasında piyasaya sürülen o yüzsüz “itirafçılar” medya maymunlarını takip etti. Cemaatle birlikte tezgahladıkları oyunları anlatıp, Gülen çetesinin ipliğini pazara çıkarırken, Meral Akşener’i de aradan çıkarma görevini yerine getirdiler.

Fethullah Gülen çetesiyle yan yana yürüyen pek çok isim şimdi karşı cephede en kahraman kendilerinin olduğunu anlatmaya çalışıyor. Yüksel Baysal 2012 yılında Gülen çetesinin kılıcının iki yanının da kestiği dönemde yukarıdaki yazıyı kaleme aldı. Yazılarımı paylaşma nezaketinde bulunanlar bunu da unutmasınlar!